Pages

Ads 468x60px

Ellerimize Evde Nasıl Bakım Uygulayabiliriz?

Ellerimizin bakımını en az hafta bir kez yapmamız lazım yıpranma, aşınama, kırışma meydana gelmektedir.

Yaptığımız işlerden dolayı. Bunun için uygun fiyattaki malzemeler ve evdeki malzemelerle evde kendi bakımızı yapabiliriz.

Yumuşak ve pürüzsüz ellere sahip olmak için: eczaneden vazelin alın ve gece yatmadan önce ellerinize sürün. Ellerimize son olarak kışlık eldivenlerden geçirin. Çünkü kışlık eldiven takarak ellerinizin çok daha yumuşak olmasını ve çatlamasnı sağlamış olursunuz.Elleriniz sabah uyandığınızda yumuşacık olacaktır.  Ellerinize masaj yapın: Avuç İçinize diğer elinizi kavrayın ve masaj yapın bu sırada avuç içinde masaj yapmayı unutmayın  Ellerinize ve parmaklarınıza egzersiz yaptırın günde en az 6 defa ( parmaklarınız açıp kapatın yumruk yapıp açabildiğiniz kadar acın.
  Ellerinizi düzenli olarak  yıkayıp kremleyin lütfen! Çünkü Ellerimiz değerlidir.

  Ayda birde olsun manikür yaptırmaya özen gösterin.
Kaynak7gunsaglik.com

Yaşlanmaya Karşı Meyve Tüketiminin Önemi

Yaşlanmaya karşı mutlak bir çare bulamayan insanoğlu; yer çekimi, genetik faktörler ve hastalıklar gibi nedenlerden dolayı sürekli bir yaşlanma süreci içerisindedir.

Bahsettiğimiz bu yaşlanma süreci kadınlarda erkeklerden daha hızlı seyretmekte, belirtileri daha ziyade yüz ve çevresinde başlamaktadır. Ciltte meydana gelen bu yaşlanmaları doğal yollar ile ertelemek mümkündür. Yaradanın hazır olarak hizmetimize sunduğu meyveler cildimizin en büyük dostudur. Özellikle ahududu, böğürtlen, yaban mersini, kara üzüm gibi orman meyveleri içeriğinde yer alan antioksidan maddeler cildimizi inanılmaz bir şekilde beslemekte ve korumaktadır. Bu meyvelerin yanı sıra nar da cildimizin en önemli dostlarındandır. Nar meyvesi bileşiminde bol miktarda antioksidan maddeler C vitamini barındırmaktadır. Bu anlamda ifade etmek gerekirse nar meyvesini düzenli olarak tüketmek cildimizin erken yaşlanmasını büyük ölçüde engelleyecektir. Birçok insanın zararlı olarak gördüğü ancak dozunda tüketilmesi durumunda bir o kadar faydalı olan çikolata da cildinizi zararlı güneş ışınlarından koruyarak yaşlanmanıza engel olur.
Tüm bu nimetlerle gençliğinizi ve güzelliğinizi korumak sizlerin elinde…
Kaynak7gunsaglik.com

Yeni Ebeveynler İçin Stres Yönetimi

Ebeveynlik kitaplarını okudunuz 9 ay sonunda bebeğinize kavuştunuz, tebrikler, siz yeni bir ebeveynsiniz!

Doğum hayatınızdaki mutlu olaylardan biridir. Yeni doğan bebeğin hayatını planlamak kendi hayatınızı yönlendirmek stresli olabilir. Uyku eksikliği ve yorgunluklar olur. Mutlaka hareketli ve aktif olun. Beslenme düzeninizi oturtun ve egzersize zaman ayırın. Bebeğiniz uyurken mekik çekebilir veya onunla ilgilenirken hareketli olabilirsiniz. Fiziksel aktivite stresi yenmeye yardımcıdır. Dışarı çıkın. Egzersizi dışarıda yapın, yürüyün yüzün.

Bebeğinizi de gün ışığı alması için dışarı çıkarın. Yıpranmış sinirleri yatıştırmak için güneşten faydalanın ve sporu aksatmayın. Ilımlı 30 dakikalık bir yürüyüş ruh halinizi canlandırır. Enerji verir beynin düzgün işlemesini sağlar. Psikiyatristten terapi desteği almak ailece size iyi gelebilir. Meditasyon yapmak da yoga ile beraber bu dönemde sıkıntılarınızı hafifletebilir. Gülmek eğlenmek kahkaha atmak komedi filmleri izlemek size iyi gelecek. Bu dönemin geçici olduğunu kendinize hatırlatmakta da fayda var.
Kaynak7gunsaglik.com

Kış Aylarında Dudak Bakımınızı İhmal Etmeyin

Gelen kış ile birlikte kuruyan ve pul pul kabaran dudaklarınız yüzünden güzelliğinize yeterince güvenemiyorsanız, o halde size vereceğimiz tavsiyeleri dikkatlice bir yere not alın ve uygulayın.

Kış aylarındaki havanın olumsuzluklarından dudaklarınızı korumak için dudak nemlendiricisi kullanmayı ihmal etmeyin. Ancak bu konuda güvendiğiniz bir markayı tercih edin ve özellikle dışarı çıkarken nemlendiriciyi yanınızda bulundurun. Dudaklarınızda pullanma hissederseniz diş fırçası ile yumuşak ve dairesel hareketler ile bu ölü derilerden kurtulun ve sonrasında dudaklarınızı vitamin içeren bir nemlendirici ile masaj uygulayın. Baldudaklarınızı kış soğuğundan koruyabilecek en önemli doğal besindir. Gün içinde evde bulunduğunuzda süreceğiniz bal ile 10 dakika boyunca dudaklarınızda tutmanız, dudaklarınızın doğal nem dengesini korumaya yardımcı olacaktır. Dudaklarınız ve dudak çevreniz cildinizin en hassas bölgesidir. Bu yüzden tahriş edecek kadar sert masaj yapmak yerine hafif bir masaj ile dudaklarınızı rahatlattıktan sonra hafif bir nemlendirici ( uzmanlar bebek cildi için kullanılan nemlendiricileri öneriyor) nemlendirmeniz, dudaklarınızın kış bakımını yapmak için yeterli olacaktır.
Kaynak7gunsaglik.com

Kaz Ayaklarını Önlemenin 6 Yolu

Anti aging yani yaşlanma karşıtı bakım yapmak ve cildi korumak önemlidir.

Estetik ve sağlık açısından herkes buna dikkat eder. Göz çevresi kırışıklıkları ve kaz ayakları oluşumu ilerleyen yaşlarda artar ve başlar. Bunu önlemenin 6 yolu nedir?

Güneşten korunmak. Güneşli günlerde fazla cilde gün ışığı temas ettirmemek ve güneş gözlüğü, şapka, güneş koruyucu ürünler kullanmak önemlidir. SPF 30+ faktörlü bir krem yeterlidir. Plajda şemsiye ve gözlük kullanın.

UV ışınlarından koruyan bir gözlük kullanın. Gözlerinizi ışıkta sürekli kısmak ve güneşe maruz kalmak kaz ayakları oluşumu sebebidir ve kısmak da bu bölgede iz olmasına neden olur.

Göz kreminizin nemlendirici ve dolgunlaştırıcı özellikte olmasına dikkat edin. Çizgilerin dolması ve şekillerin önlenmesi için hyaluronik asit, salatalık özü ve bal gibi nemlendirici maddeler içeren bir krem seçin gece ve gündüz kremleri kullanın.

Hücre büyümesi ve kırışıklık önlemek için peptitleri kullanın.

Yüzde kan dolaşımı için elektrik kaynaklı masajlar ve terapiler önerilebilir.
Kaynak7gunsaglik.com

Yılan Sokmasından Ne Zaman şüphelenilmeli ve Ne

Tüm yılan ısırmalarında özellikle ısırılan bölgeye çok ciddi bir şekilde incelemek gerekmektedir.Bu bölgedeki ısırma lal şeklinde olur iki büyük zehirli diş izinin de görülmesi gerekmektedir. Böyle bir tablo ile karşı karşıya kalındığında zehirli bir yılanın ısırdığı düşünülerek kısa zamanda o yönde bir uygulama yapılması büyük önem arz etmektedir. Bununla birlikte kazazede başına gelen ısırmanın zehirli bir yılan tarafından olduğunu farzetmelidir. Gerçekleşen ısırmaların zehirli olmayan bir yılan tarafından olduğunu düşünerek hayatını kaybeden birçok insanın var olduğu unutulmamalıdır.

Yılan ısırmalarında en önemli noktalardan biri de ısırılma sonrasında ortaya çıkan tablodur. Isırılan bölgede kızarma ve şişme ile karşı karşıya kalınabilir. Toksik madde hayati organlara ulaştıkça bilinç kaybı solunum durması kalp durması gibi daha ciddi sorunlar ve bekirti bulgular ile karşı karşıya kalınabilir. Isırılma anında diş izlerinden kan çıkarsa bu kanamanın toksik maddenin ve bir miktarını dışarı çıkaracağını düşünebiliriz. Kesinlik ve kesme ve emme gibi davranışlarda bulunmamak gerekmektedir. Kesme toksik maddenin hayati organlara daha hızlı bir şekilde ulaşmasını sağlamaktadır. Kesme ve emme uygulaması yapmadan bölgeyi sabit ve hareketsiz tutar, soğuk uygulama yapar ve hastanın ambulansla hastaneye nakli sağlanırsa iyi bir ilk yardım uygulaması yapılmış olur.
Kaynak7gunsaglik.com

Sağlıklı ve Hoş Bir Gülüşünüz Olsun

Gözleri kamaştıran bembeyaz dişlere kim sahip olmak istemez ki?

Sağlıklı bir ağızda sağlıklı dişler ve güzel bir gülüşü herkes hak ediyor. Diş ve diş eti durumunuzu gözden geçirin ve harekete geçin. 30’lu yaşlarda hormonlar devreye girer diş sağlığı ciddi boyuta geçer.

Gebelik döneminde düzenli olarak diş hekimine gidin, kontrol ve bakım gerekir. Hamilelik dişleri yıpratır. Östrojen ve progesteron hassas dönemlerde enfeksiyonlara karşı savunmasızdır. Kanayan, kabaran, hassas diş etleri oluşur.

Diş sorunları gebelikte tedavi edilmezse bebeğe bile yansıyabilir. Diş ipi kullanımı sürekli vurgulanıyor. Düzenli dişleri fırçalama ve diş ipi kullanımı çok mühim. Yumuşak dairesel hareketler yapmak gerek. diş etleri en ufak dokunuşta kanıyorsa sorun var demektir.

Sigara, diş sorunları ve diş sararmasına da yol açar. Diyet kola, diyet soda, hatta sade soda bile diş beyazlığını etkileyebilir, dişleri sarartabilir. Asitli gazlı içecekler diş minesini yumuşatır.

Florür maddesini güçlendirmek gerekir. Diş taşı, mine sorunları, çürükler kontrol edilir ve temizlenirse sorun ilerlemeden giderilir. Diş çektirme, dolgu, köprü, kron gibi işlemler de gerekirse yaptırılmalıdır.

50’li yaşlarda kemik kaybıyla birlikte dişler zarar görür. Diş kontrollerinin yanında D vitamini almak gerekir. Bol su için, şekersiz sakız çiğneyin. Ayrıca tedavi edilmeyen dişler kalp ve diğer hastalıklara neden olabilir.
Haber Kaynagı.7gunsaglik.com

Diş Çıkarma Ürünleri ve Çözümleri

Diş çıkaran bebeğinize yardımcı olabilirsiniz. Güvenli bir şekilde çiğneme ve emmesini sağlayabilirsiniz.

Bu süreçteki rahatsızlığını hafifletmek mümkün. Halka, diş kaşıyıcıları, oyuncaklar gibi şeyleri inceleyelim. Dişlikler toksik olmayan maddelerden yapılan diş çıkarma sürecinde kaşıntı ve rahatsızlığı gideren bir kurtarıcıdır. Farklı boyut ve şekillerde diş kaşıma halkaları da diğer bir seçeneğiniz. Kauçuktan imal edilen bu ürünlerin güvenilir olduğundan emin olup alın.

Sürekli bulaşık makinesinde yüksek sıcaklıkta yıkayın. Bebeğinizin boynuna bir bez ya da askı gibi bir iple diş kaşıyıcıları asmayın. Bu çok risklidir boğulabilir. Sizin gözetiminizde dişlerini kaşısın. Diş çıkarma döneminde bebekler beslenme karşıtıdır. Hassas olan diş etleri sürekli kanar.

Rahatsızlığı rahatlatan bir öneri buzla hassas yerleri ovmaktır. Soğuk sıvı gıdalar verin ve hemen sonra besleyin. Tuzlu ve baharatlı ürünler vermeyin. Elma ya da şeftali püresi ve yoğurdu soğuk olarak yavaşça yedirin. Doktorunuzun tavsiyesi olan bir ağrı giderici ile diş çıkarma dönemi sorunsuz atlatılabilir.Haber Kaynagı.7gunsaglik.com,

Anoreksiya, Kilo Kaybı ve Duygu Bozuklukları

Anoreksiya çarpık beden imajı düşüncesinden doğan düşünce bozukluğuna bağlı aşırı zayıflama sorunudur.

Kilo alma korkusu yerleşmiştir. İnce kalmak ve aşırı kilo vermek takıntılı bir saplantı haline gelir. Bu psikolojik bozukluk çok sayıda sağlık sorununa ve ölüme bile yol açabilir. Anoreksiya, özellikle 15-24 yaş grubundaki gençler ve kadınlar arasında çok yaygındır. Ölüm riski 12 kat yüksektir. İştahsızlık olumsuz duygulara odaklanma sonucu görülmektedir. Nevroza tedavisi ve incelemesi altında bu kişilerin duygusal durumları izlenmiştir.

Abartılı duygular ve uyumsuz davranışlar izlenir. Böyle müshil kullanımı, kalori kısıtlaması, sürekli vücut yağ ve kilo kontrolleri, kusma ve aşırı egzersiz gibi belirtiler ile kendini göstermeye başlar. Kilo kaybı hedefleri her şeyin üzerindedir. Mutluluk gurur başarı buna bağlıdır. Aile iş okul ve özel hayatta eski normal duygular geri getirilmeye çalışılır. Tedavisi mümkündür ve uzmana görünmek gerekir.
Kaynak7gunsaglik.com

Müzik Dinlemek Enerji Kazanmamızı Sağlıyor

Chicago, IL Northwestern Üniversitesi sosyoloji ve psikoloji bölümü araştırmacıları müziğin insana olan katkılarını araştırmıştır.

Örnek olarak odalarında bekleyen futbolcuların maç için hazırlanırken güç ve enerjiyi müzik dinleyerek aldıkları ve oyunlarına bunun yansıdığını göstermişlerdir. Müzik dinlemek bir şeylere zihinsel olarak hazırlanmamızı sağlıyor. Öğrenme ve motivasyonu tetikliyor sert durumlar karşısına daha kuvvetli çıkmamızı sağlıyor. Çeşitli müzik türleri dinletilen katılımcılarda müziğin olumlu etkileri görülebilir.

Herkesin daha güçlü hissetmesini sağlayan bir müzik türü ve şarkı var. Psikolojik ve davranışsal sonuçlar incelenmiştir. Soyutlama, kontrol, yanılsama, arzu gibi hislerle rekabetçi ortamlara daha hazır oluyoruz. Pozitif duyguları hissetmemizi sağlayan bizi rahatlatan melodiler var. Ağır bas müzikler güçlü duyguları vurgular. Yüksek duygular iktidar ve gücü temsil eder. İşitme ile hissedilen şeyler bulaşıcı olabilir. Çünkü müzik evrenseldir herkes tarafından dinlenebilir.
Kaynak7gunsaglik.com

Göğüs Sarkmasına Karşı Diri Tutan Egzersiz

Hamile & Spor Uzmanı Ayfer Sağlam pilates çemberi ile yapılan göğüs hareketlerini öneriyor.

Yaşı ilerleyen, doğum yapan veya kilo alıp veren tüm bayanların ortak problemi göğüslerin formunu kaybedip sarkması. Hamile & Spor Uzmanı Ayfer Sağlam, rahatlıkla uygulanabilecek göğüs egzersizlerini gösteriyor.


Bayan olarak göğsümüzün büyük bir yüzdesi yağ dokusundan oluşuyor. Bu dokuyu taşıyan kaslarsa çok küçük, yani çalıştırılmazlarsa yerçekimine yenik düşüp göbeğimize doğru sarkmaya başlıyor. Sarktıktan sonra toplamak için daha uzun bir zamana ihtiyacımız var. Oysa her gün göğüslerinizi diri tutmak için kendinize 1-3 dakika ayırmak yeterli! Ayak ta veya oturarak kollarınızı omuz seviyesinde ileriye doğru uzatın. Hareketi pilates çemberi, egzersiz topu veya bir yastıkla yapabilirsiniz. Nefes alın ve nefes verirken pilates çemberinizi sıkın. Omzunuzdan göğsünüze doğru inen pektoral kaslarınızın çalıştığını 8-10 tekrarda sonra hissedeceksiniz.

Hamilelikte yapılan egzersizler sizin ve bebeğinizin daha iyi bir süreç geçirmeniz içindir. Egzersize başlamadan önce mutlaka doktorunuzun onayını alınız. Egzersizler sırasında nefesinizi tutmayınız ve herhangi bir terslik hissederseniz mutlaka egzersizinizi sonlandırınız.
Kaynak7gunsaglik.com

Kadınlarda Kalp Hastalıklarının Görülme Sebepleri

Kalp krizi, inme, felç, damar tıkanıklığı gibi rahatsızlıklar kadınlarda daha fazla görülüyor. Peki bu riskin sebepleri neler, nasıl korunamk gerek?

Kadın ve erkekler pek çok yönden farklı oldukları gibi kalp- damar hastalıkları konusunda da farklı tablolar çiziyorlar… Erkeklerde koroner kalp hastalıkları daha fazla iken kadınlarda hipertansiyona bağlı kalp yetmezliği sorununa daha çok rastlanması da bunu gösteriyor.

Kalp-damar hastalıkları toplumları tehdit eden ve dünyada ölüm nedenlerinin birinci sırasından inmeyen önemli bir sağlık sorunu. Üstelik giderek artıyor ve kadın – erkek, genç – yaşlı demeden herkesi hedef alıyor. Kadın ve erkek kalbinin birbirinden farklı yönleri ve bunun çeşitli nedenleri bulunuyor.

İki kadından biri bu yüzden ölüyor!

İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Nevrez Koylan, kadın ve erkeklerde görülen kalp hastalıklarının da farklılıklar gösterdiğini söylüyor. Buna göre erkeklerde koroner arter hastalığı daha sık görülürken kadınlarda hipertansiyon ve buna bağlı kalp yetmezliği sorunuyla daha çok karşılaşılıyor. Koroner arter hastalığı da kadınlarda ilk sıralarda görülen sorunlar arasında bulunuyor.

TEDAVİ YAKLAŞIMLARI GELECEKTE FARKLILIK GÖSTEREBİLİR

Kadın ve erkeklerin kalp hastalıklarına tedavi yaklaşımında farklılık bulunmuyor. Prof Dr. Koylan, bunun nedeninin erişkinlerde kardiyovasküler hastalıklara yönelik gerçekleştirilen araştırmaların cinsleri ayrıştırarak yapılmaması olabileceğini, gelecekte cinsiyet farklarını araştıran klinik araştırmaların yapılmasıyla erkek ve kadın arasındaki tedavi yaklaşımının değişebileceğini söylüyor.

KADINLAR KALP SAĞLIKLARINI DAHA FAZLA İHMAL EDİYOR

Tedavi konusunda tüm dünyada kadınların daha fazla ihmale uğradıkları ve erkekler kadar girişken olmadıkları görülüyor. Önemli sorunlardan biri de kadınların hastane ve doktora erişimde erkeklere oranla daha geri kaldıkları yönünde. Araştırma ve klinik gözlemler gösteriyor ki; kadın kendi sağlığını erkeğe oranla daha fazla ihmal ediyor. Yapılan bir çalışmaya göre, koroner kalp hastalığı olan bir kadın; enfarktüs ya da akut koroner sendrom geçirdikten sonraki 1 yıllık dönemde yaşamını yitirme ya da yeniden miyokard enfarktüsü geçirme yönünden erkeklere oranla 2 kat fazla risk taşıyor. Bu konuda alınması gereken önlemlerin başında farkındalık çalışmaları geliyor. Kadınların kalp sağlıkları konusunda farkındalıklarının artması ve hekime ulaşımlarının fazlalaşması gerekiyor.

Sevilmeyen iş ve mutsuz evlilik kalbe zarar veriyor

Kalp hastalıklarıyla stres arasında yakın bir ilişki bulunuyor. Prof. Dr. Nevrez Koylan, bu konuda yapılmış en önemli çalışmalardan birinin, 50 bin kişilik bir toplum taramasında gösterildiğini söylüyor. Buna göre insanların 10 yıl boyunca istemediği yerlerde çalışmak zorunda kalmaları veya aynı süreyle mutsuz bir evliliği sürdürmeye devam etmeleri 10 yıl boyunca günde 2 paket sigara içmeye eşdeğer bir risk yaratıyor.

Stres kalbe ne yapıyor?

Stresin getirdiği metabolik değişiklikler damarlar üzerindeki damar sertliği oluşumunun hızlanması konusundaki en önemli faktörler arasında bulunuyor. Stres anında kalp hızı ve tansiyon artıyor, metabolizma maksimum çalışmaya başlıyor. Metabolizmanın çok fazla çalışması serbest radikal üreten metabolizma anlamına geliyor. Bu durumun kısa sürmesi sorun yaratmasa da kronik stres haline dönüşmesi çeşitli sağlık sorunlarına yol açabiliyor.

İlk feda edilen seks hormonu

Stresin kadın ve erkek üzerindeki etkileri iki cins açısından farklılıkr göstermese de gözardı edilmemesi gereken bir gerçek bulunuyor. Buna göre vücudun zora girmesi halinde ilk feda edilen hormon sistemi seks hormonları oluyor. Bu nedenle kronik stres durumunda, kadının hormonal dengesinin bundan etkilenmesinin erkeğe oranla çok daha belirgin oluşu dikkat çekiyor. Bu durum kadında adet bozuklukları ile memede fibrokistik hastalığa yol açtığı için yine bir stres artışı nedeni oluyor.

Ev yaşamında kadın daha stresli

Kadınların stres ortamından daha fazla etkilenmelerinin en önemli nedenlerinden birinin de ev yaşamları olduğu belirtiliyor. Günümüzde her platformda kadın erkek eşitliğinden söz edilse de, kadının çalışıyor olmasının evdeki sorumluluklarını hala azaltmadığı görülüyor. Toplumda kadından beklentinin çok fazla olması, bu cinsin stres faktörünü daha yoğun yaşamasıyla sonuçlanıyor. Yakın zamana kadar stresin kardiyoloji ile olan ilişkisinin ihmal edildiğini söyleyen Prof. Dr. Nevrez Koylan, bu konuya hala yeteri kadar önem verilmediğine dikkat çekiyor ve bunun nedenini stresi ölçmenin zorluğuna bağlıyor.
Kaynak7gunsaglik.com

Kalpte Kısa Devre Ölüm Sebebi

Kalp hastalıklarından ve bazı durumlardan korunmak için sağlığımızı iyi korumalıyız. Doç. Dr. Yüksel Aksoy ritm bozukluğunu ve tedbirleri anlattı..

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Yüksel Aksoy, ”Kalbin hiç durmadan çalışmasını sağlayan eşsiz elektrik şebekesindeki ani kısa devrelerle kendini hissettiren kalpteki ritm bozuklukları, ani ölümlere ve kalp organında ciddi rahatsızlıklara neden oluyor” dedi.

Aksoy, yaptığı açıklamada, ritm bozukluğunun genel olarak bedende kalp atış hızının düşmesi ya da artış göstermesi olarak tanımlandığını söyledi.

Ritm problemlerinin çeşitli belirtileri olduğunu anlatan Aksoy, kalp kapak hastalıkları veya hipertansiyon, çarpıntı atakları ile kalp dışı hastalıklarda da ritm bozukluğu oluştuğunu ifade etti.

Kalp ritm bozukluğunun toplumda bilinmediğini aktaran Aksoy, şunları kaydetti:
”Kalbin hiç durmadan çalışmasını sağlayan eşsiz elektrik şebekesindeki ani kısa devrelerle kendini hissettiren kalpteki ritm bozuklukları, ani ölümlere ve kalp organında ciddi rahatsızlıklara neden oluyor. Ufak veya büyük tedavilerle önlenebilecek bu durumların atlanması, olumsuz sonuçlar doğurabilmekte. Ayrıca, bu bozukluklar hastanın yaşam kalitesini bozmakta, iş kaybına ve ölüm korkusuna neden olmaktadır. Kalpteki ritm bozukluklarının hastaya fiziksel, duygusal ve psikolojik etkileri vardır.”

RİTM BOZUKLUĞU BELİRTİLERİ

Normal olan kalp atımının dakikada 60 ile 80 aralığında değiştiğini anlatan Aksoy, bu sayının altında ya da üzerinde düzensiz şekilde seyreden atımların kalp ritm bozukluğu olduğunu söyledi.

Kalp ritm bozukluğunun çeşitli belirtileri olduğunu ifade eden Aksoy, şöyle konuştu:
”Ritm bozukluğuna bağlı çarpıntılar, kuş kanat çırpıyormuş ya da motor tekliyormuş gibi tanımlanabilir. Göğüste veya boyunda vuruntu hissi, baş dönmesi, bayılma, nefes darlığı, göğüste rahatsızlık hissi ve güçsüz veya yorgun hissetmek ritm bozukluğunun başlıca belirtilerindendir.

Öte yandan, ritm bozukluğunun ciddiyetine göre çeşitli tedavi yöntemleri vardır. İlaç, elektrik şoku ile tedavi, kalp pili ve cerrahi işlem ritm bozukluğunda uygulanabilir.”

”YAŞAM TARZINI DEĞİŞTİRİN"

Kalp ritm bozukluğunda, yaşam tarzı değişikliğinin hayat kurtardığını kaydeden Aksoy, ”Sigara bırakılmalı. Alkol sınırlandırılmalı ya da bırakılmalı. Çay, kahve ve kola gibi kafeinli ürünler de sınırlandırılmalıdır. Bazı nezle ve öksürük ilaçlarından uzak durulmalıdır. Bu ilaçlar kalp ritmini bozan bazı maddeler içermektedir ” dedi.
Kaynak7gunsaglik.com

Fındık Kalp ve Damar Sağlığına Birebir

Fındık tüketmenin kalbe yararları saymakla bitmez.. Kalp ve damar sağlığını koruyan ve ayakta tutan etkenlerden biri de fındık..

Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan çalışmayla fındığın kan yağları ve damardaki hasarı düzeltici etkiye sahip olduğu belirlendi, bu bulgu ilk kez literatüre girdi.

KTÜ Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve proje yürütücüsü Prof. Dr. Asım Örem, fakülte bünyesinde Fındık Araştırma Grubu adı altında 10 yıldır çalışmalar yaptıklarını, fındığın insan sağılığı üzerindeki etkisini değerlendirmeye çalıştıklarını belirtti.

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Marmara Araştırma Merkezi (TÜBİTAK-MAM) Gıda Enstitüsü ile insanlar üzerinde gerçekleştirdikleri, yaklaşık 4 ay süren son çalışmada olumlu sonuçlar elde ettiklerini vurgulayan Örem, şunları söyledi:

“Çalışma dolayısıyla seçilen gönüllü grubun fındık tüketiminin ardından kan analizlerini yaptık. Analizlerde fındığın kan yağları üzerinde olumlu etkilerini gözlemledik. Bu olumlu etkiler fındığın yapısında bulunan biyomoleküllerden kaynaklanıyor. Fındığın sahip olduğu yüksek miktarda tekli doymamış yağ asidi ve E vitamini sonuçlar üzerinde etkili olan en önemli iki biyomoleküldür. Çalışmada halk arasında damar sertliği olarak bilinen ateroskleroz gelişiminde önemli rol alan LDL’nin, bu iki biyomolekül sayesinde aterosklerotik özelliğinin azaldığı gösterildi. Damarlarda yağların yaptığı negatif etkinin fındık tüketimi ile düzeldiğini tespit ettik ve bu bulgu ilk kez literatüre kazandırıldı. Bu oldukça önemli bir veriydi.”

Fındığın yapısında bol olan arginin amino asidinin ve magnezyumun da bu sonuçlar üzerinde önemli katkı sağlayabileceğini belirten Örem, “Bu etkilerin bir sonucu olarak damar duvarı iltihaplanmasının azaldığı ve damar fonksiyon bozukluklarının önemli derecede düzeldiği gözlendi” dedi.

4 HAFTA İÇİNDE ETKİSİNİ GÖSTERİYOR
Çalışma ile fındığın gözlenen bu etkilerinin yaklaşık 4 hafta içerisinde ortaya çıktığı ve fındık tüketimini kestikten 4 hafta sonra da bu olumlu etkilerin ortadan kalktığının gözlendiğini vurgulayan Örem, “Bu nedenle fındık tüketiminin günlük beslenmemizin bir parçası olması gerekir. Haftanın en az 4-5 günü, günlük 60-70 gram yani bir avuç fındık tüketilmesi gerekir ancak yüksek enerji içeriğinden dolayı daha fazla tüketim kilo almaya neden olabilir” diye konuştu.

LİTERATÜRDE YER ALDI
Prof. Dr. Asım Örem, özellikle kan yağları, kan kolesterolü ve damar sertliği konusunda yeni veriler ortaya koyduklarını, fındığın damar yapısına olumlu etkisini belgeleyen çalışmanın, uluslararası Elsevier yayın kuruluşuna ait “Journal of Clinical Lipidology” dergisinde bu ay yayımlandığını kaydetti.
Örem, ilk defa ortaya konan verilerin yayımlanmasıyla bilinen derginin, özellikle kan yağları, kan kolesterolü ve damar sertliği ile ilgili konuları içerdiğini bildirdi.
Kaynak7gunsaglik.com

Kanal Blokeri İlaçları Meme Kanserine Yol Açar mı?

Kalsiyum kanal blokeri denilen tansiyon düşürücü ilaçlar menopoz öncesi kadınlarda meme kanseri riskini artırıyor mu?

Bu ilaçları uzun süreli kullanımda meme kanseri riski 2 kat artıyor.

Kan basıncını yöneten bu kişilerin hayatları nasıl etkileniyor?

3000 yüksek tansiyonlu kadınla yapılan araştırmalarda meme kanseri riski ortaya çıkmıştır.

Herhangi bir ilaç değişimden önce durumun doktorlar ve testlerle iyice emin bir şekilde incelenmesi gerek.

Tansiyon düşürücü kanal blokerleri (Calan, Verelan amlodipin (Norvasc), diltiazem (Cardizem LA, Tiazac), isradipin (DynaCirc CR), nikardipin (Cardene SR), nifedipin (Procardia, Procardia XL, Adalat CC), nisoldipine (Sular) ve verapamil ile Covera-PM ilaçlarıdır.

55 ila 74 yaş arasındaki kadınlar durumdan etkilenen yaş aralığındadır.

Nedeni henüz araştırılmaktadır.
Kaynak7gunsaglik.com

Bir Ayda Sigarayı Bırakmaya Hazır Olun

Adım 1: Kendinize söz verin. Sigarayı bırakmak için tüm sebepleri biliyorsunuz fakat bırakmanız mümkün olmuyor. Yapmanız gereken basit. İlerideki adımları takip ederek sağlıklı bir yaşama kavuşacaksınız. Önce kendinize güçlü bir söz verin.
Adım 2: Bırakma tarihini belirleyin. Bugün bırakmaya karar verdiyseniz, 31 gün sonrasını takvimde işaretleyin ve hedefiniz 31 gün olsun. Günlük temiz hava yürüyüşlerine çıkın. Araştırmalar, hazır olmak için beyin jimnastiğine ihtiyaç duyulduğunu ve bu sürenin de 31 gün olduğunu kanıtlar.

Adım 3: Neden sigarayı bırakmak istediğinizin 3 sebebini yazın. Yaşam kaliteniz azalıyor, ömrünüz kısalıyor, birçok organ hasar görüyor, kansere yol açıyor, kalbe zararlı, kan damarlarını tıkıyor..Bu sebepleri bir yere yazın.
Adım 4: Yürüyüşe başlayın. Hergün 30 dk yürümek size disiplin kazandırır. Sigarasız kalma gücünüzü artırır ve kilo vermenizi sağlar.
Adım 5: Sigorta kapsamını kontrol edin. Nikotinden kurtulmak için akupunktur, alternatif terapi ve reçeteli ilaçları deneyin. Uzmanlardan yardım alabilirsiniz.
Adım6: Check-up yaptırın. Sağlık taramasından geçmek her konuda önemli olduğu gibi, doğru zamanın gelip gelmediğini sigarayı bırakmak açısından belirleyecektir.

Adım 7: Çeşitli nikotin yerine koyma tedavilerini deneyebilirsiniz.
Adım 8: İdrakınızı gevşetin. Sigara paketinin yerini her gün değiştirin, light sigara içmeye başlayın, hergün bir miktar azaltın. Gevşeyerek ondan kurtulabilirsiniz.
Adım9: Sigara bırakma merkezine tek başınıza gitmeyin. Mutlaka sigarayı bırakmak isteyen tanıdıklarınız vardır. Onlarla birlikte giderek sinerjiden güç alın. Teşvik ve destek için bir partner gerekli olacaktır.
Adım 10: Hazır olun ve başlayın. Nikotinden kurtulma ilacınıza bugün başlayın ve 30 günün sonunda, etrafınızda kül tablası, izmarit, duman kokusu kalmamasını sağlayın. Yeni bir hayata başladınız ve yürüyüşleri kesinlikle aksatmayın.
Kaynak7gunsaglik.com

Kepçe Kulak Estetiğinde Aynı Gün Sonuç Alınabilir

Günübirlik operasyon sayesinde kepçe kulaktan kurtulmak oldukça basit.

Kepçe kulakları gizleme problemi, yaş ilerledikçe daha da sıkıntıya dönüşüyorsa kepçe kulak operasyonuyla bundan kurtulmak mümkün! Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Aydın Gözü, kepçe kulak operasyonu hakkında merak edilenleri açıkladı.

Kepçe kulak operasyonları kimlere, ne zaman yapılabilir?

Doğumsal ya da edinsel (travmatik) nedenlerle oluşan kulak deformitesi erişkinler ve kulak deformitesi nedeniyle sorun yaşayan çocuklarda okul öncesi dönemden itibaren kalıcı olarak düzeltilebilir. Kulak gelişiminin %80’i yaklaşık 3 yaşındayken tamamlanır. Bu nedenle estetik cerrahide en erken yaşta yapılabilen ameliyatlardandır.

Ameliyatsız çözüm mümkün mü?

Doğum sonrası erken dönemde fark edilen deformiteler uygun splint ve bantlama ile ilk 3 hafta içinde düzeltilebilir. Başka türlü ameliyatsız kalıcı çözüm mümkün değildir.

Ameliyat nasıl yapılıyor?

Kepçe kulak ve benzeri deformitelerde kulak arkasından girilerek yapılır. Süresi ortalama 1 saattir. Kıkırdak törpülenerek zayıflatılmakta ve istenen kulak kıvrımı tercihen kalıcı ipler ile oluşturulmaktadır.

Ameliyat sonrasında nelere dikkat etmek gerekir?

Kulaklar 1 hafta süre ile sargı ve bantlarla kapalı tutulur. Sonrasında kulak arkasındaki dikişler alınır ve kişi gündelik yaşama döner. İyileşme sonrası kulak arkasındaki kesi ince bir çizgi şeklinde kalır, ancak dışarıdan fark edilmez.
Kaynak7gunsaglik.com

Kansızlık, Anemi, Demir Eksikliği


SağlıkI Yaşam Haberleri .Prof. İbrahim Saracoglu Hayat Kürleri Kansızlık, Anemi, Demir Eksikliği

Cilt Lekelerinin Nedenleri ve Tedavisi

Uzman dermatologlar ciltte oluşan lekeler hakkında bilgi veriyor ve tedavi şekillerini anlatıyor.

Cilt lekelerine çözüm planını uygulamaya geçmeden önce, neden olan dış etkenleri belirlemelisiniz. Cildiniz en değerli ve hassas giysiniz. Ciltte oluşan lekelerinin çoğunluğu güneş zararlı ışınlarına maruz kalmaktan ve kalitesiz makyaj malzemesi kullanımından kaynaklanıyor.
Güzelliğinize gölge düşüren cilt lekeleriyle vedalaşmak, sağlıklı ve pürüzsüz görünen bir cilde sahip olmak isteyenlere güzellik uzmanları şunları öneriyor:

Güneşten ve kalitesiz makyaj malzemelerinde uzak durun
Güneşin zararlı ışınları; güneş koruma kremi ya da cilt koruması yapılmadığı durumlarda, leke oluşumuna sebep oluyor. Cildinizde yeni leke oluşumunu önlemek için yılın her mevsiminde, özellikle yaz mevsimi ve deniz tatillerinde cildinizi, güneşin zararlı ışınlarından koruyan yüksek koruma faktörlü ürünler kullanmalısınız.

Güzelliğinize güzellik katan makyajı yaparken kullanılan malzemelerin kalitesine önem verilmesi gerekiyor. Aksi takdirde cildin yapısını bozabiliyor ve lekeler ortaya çıkabiliyor. Özellikle makyajın alt yapısını oluşturan pudra, fondöten gibi makyaj malzemelerinin kaliteli ve içeriğinin güvenli olmasına dikkat etmek gerekiyor.

Lekelere özel cilt temizliği yapın
Cildinizdeki lekeleri gidermede en etkili yöntemlerden biri sabah ve akşam, lekelere özel üretilmiş sabun, jel ve köpüklerle cilt temizliği yapmak. Cilt yüzeyindeki ölü hücreleri temizleyici ve yeni hücrelerin oluşmasını sağlayan temizlik ürünleri; cilt lekelerinin yok olmasına ve cildinizin tazelenmesine katkıda bulunuyor.

Cilt lekeleri için temizlik ve bakım ürünleri seçerken, tanecikli yapıda olmasına ve içeriğinde deniz yosunu, E ve C vitaminleri, antioksidan maddelerin bulunmasına dikkat edilmesi gerekiyor.

Lekelere özel bakım kremleri ve bakım serumları kullanın
C vitamini, cilt hücrelerinin yenileyerek, yeniden oluşmasını ve tazelenmesini sağlıyor.

İçeriğinde C vitamini bulunan cilt lekelerine özel bakım kremleri ve serumlar, cildin pürüzsüz, sağlıklı ve parlak görünmesine yardımcı oluyor.

Leke bakım kremleri ile cildiniz için gerekli bakımı kolaylıkla sağlayabilirsiniz. Cilt lekeleri için kremleri sabah ve akşam düzenli kullandığınızda lekelerin yoğunluğu azalıp, gözle görülür iyileşme gerçekleşiyor. Böylelikle hayalinizdeki cilde kolaylıkla kavuşabiliyorsunuz.

Cilt lekeleri için kapatıcı ürünler kurtarıcı olabilir
Cildinizdeki lekeleri yok etmek için bakım yaparken günlük hayatınıza, harika bir ciltle devam etmek için son teknoloji kozmetik ürünlerden yardım alabilirsiniz. Kadınların kurtarıcısı leke kapatıcı, cildi zararlı güneş ışınlarına karşı koruyucu ve nemlendirici özelliklere sahip BB kremlerle tek adımda, cildiniz için harika sonuçlar alabilirsiniz.
Kaynak7gunsaglik.com

Aşı İle Prostat Kanseri Önlenebilir mi?

Prostat kanseri tedavisinde yeni bir döneme geçiliyor. Aşılama ile kanser önlenebilir ve tedavi edilebilir mi?

Prostat kanserinde, hormon ve kemoterapi seçeneklerinin yanı sıra artık "aşı" ile tedavi de mümkün hale geldi.

Metastatik prostat kanseri hastalarına uygulanabilen aşı, hastaların ortalama yaşam süresini uzatıyor, sağ kalma oranını artırıyor. Şu an sadece ABD’de uygulanabilen aşı yöntemi, genel sağlık durumu iyi, ağrısı bulunmayan hastalara üçer ay arayla 3 doz yapılıyor. Bir kişi için uygulanan aşı tedavisinin maliyeti, 90 bin doları buluyor. Aşı, Türkiye’de geri ödeme kapsamında bulunmuyor. Sadece ABD’deki merkezde yaptırılması gerekiyor.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Erman, prostat kanseri görülme sıklığının ülkeden ülkeye değişiklik gösterdiğini söyledi. Hastalığın en sık ABD ve İskandinav ülkelerinde görüldüğünü ifade eden Erman, "Bunda, hem yaşlı sayısının yüksekliği hem de prostat kanserinin siyah ırkta daha çok görülüyor olması etkili" diye konuştu.

Hastalığın Türkiye’de yaşlı oranının fazla olmadığından henüz ilk sıralarda yer almadığını dile getiren Erman, hastalığın yavaş seyirli olduğundan tanı koymakta sıkıntı yaşanabildiğini belirtti.

Erman, "Türkiye için büyük bir problem gibi değil ama zaman içinde daha ciddi hale gelecek" diye konuştu. Prostat kanserinin ABD’de erkeklerde görülen kanserler içinde ilk sırada yer aldığını ifade eden Erman, bunun Türkiye’de 5-6’ıncı sırada yer aldığını söyledi.

PROSTAT KANSERİNDE YENİ İLAÇLAR TÜRKİYE’DE

Erman, erken tanı durumunda hastalığın cerrahi ile ortadan kaldırılabildiğini, ameliyata uygun olmayan hastalara ise radyoterapi uygulandığını anlattı.

Tümörün, bir başka organa yayılması (metastaz) halinde tüm vücudu kapsayan metotların uygulanması gerektiğinin altını çizen Erman, şunları kaydetti:

"Hastalık, metastatik bir hale geldiğinde sistemik tedavilere başvurulmalı. Bunda da erkeklik hormonu testesteronun baskılanması uygulanıyor. Bu, 1940’lardan bu yana biliniyor. Hormonlu terapiler uygulanıyor ve 2000’li yıllardan itibaren metastatik prostatik kanserine kemoterapi de veriliyor. 2000 yıllarda kullanılan bir ilaç vardı ama bu seçenekler tükendiğinde ne yapacağımızı bilemiyorduk. Çünkü, hastalık uzun soluklu, tedavi seçenekleri bitiyor.

Geçmişte, mevcut tedaviler sadece hormonal tedavi ve kemoterapi şeklindeydi. 2010 yılından itibaren önemli gelişmeler oldu. Tedavilere ek olarak yeni hormonal terapiler uygulanmaya başlandı. İki farklı ilaç üretildi. Bunlardan bir hormon terapi ve bir de kemoterapi ilacı Türkiye’de kullanıma girdi. Her iki ilaçta geri ödeme kapsamında, ancak çok pahalı. Kemikleri güçlendiren bir hormon terapi ilacının da ülkeye gelmek üzere olduğunu biliyoruz."

"BİR KİŞİ İÇİN AŞININ MALİYETİ 90 BİN DOLAR"

Erman, kemoterapi, hormonal terapi dışında prostat kanserin de artık "aşı" seçeneğinin de söz konusu olduğunu ifade ederek, "Hastadan aldığımız hücreleri uyararak hastaya geri verdiğiniz bir yaklaşım var. Bu, aslında onkoloji tarihinde bir ilktir. Çünkü, kanser aşısıdır." diye konuştu.

Aşının, sadece prostat kanserine özgü olduğunun altını çizen Erman, şöyle devam etti:
"Aşı, spesifik prostat kanseri içindir. Çok pahalı bir tedavi. Çünkü, 3 uygulama yapılıyor ve toplamda bir kişi için aşının maliyeti 90 bin dolar tutuyor.

Aşı, şu anda sadece ABD’de yapılıyor. Almanya’da da başlaması için bir merkez oluşturulması için uğraşılıyor. Aşı, metastatik prostat kanseri hastalarına yapılıyor. Ancak, aşı yapılabilmesi için hastada ağrı şikayetinin bulunmaması, genel sağlık durumunun iyi ve hastalığın yavaş seyirli olması şartı aranıyor. Hastanın kilo kaybetme sürecinde olmaması ve idrara çıkmada güçlük çekmiyor olması isteniyor. Çünkü, aşının etki etmesi için birkaç ay gerekiyor. Bu nedenle, tedaviden hızlı etki ihtiyacı olan hastalara yapılamıyor."
Erman, aşının bir hasta için üçer ay arayla toplam 3 doz uygulandığını belirterek, "Bir ilk olan kanser aşısı, gerçekten fayda sağlıyor" dedi.

Aşı ile hastanın ortalama yaşam süresinin anlamlı ölçüde uzadığını vurgulayan Erman, yan etkisinin tıbben kabul edilebilir düzeyde olduğunu, yaygın kullanılmamasına ilişkin tek sorunun maliyetinden kaynaklandığını söyledi.

Aşının, sadece özel bir merkezde yapıldığını, aşının getirtilerek ilgili hastanede yapılmasının söz konusu olmadığının da altını çizen Erman, "Aşı, getirtilip uygulanamıyor, sadece özel merkezinde uygulanıyor. Hastanın, orada tedavi olması gerekiyor. Merkez ABD’de, ancak Almanya’ya açılması gündemde" diye konuştu.

Erman, kanser aşısının maliyetinden dolayı Türkiye’ye gelmesini düşünmediğini belirterek, "Aşı, biraz uzakta görünüyor şu an ve çok maliyetli" ifadesini kullandı.
Kaynak7gunsaglik.com

Migren Nedenlerinden Biri de Jöle Kullanmak

Jöle kullanmak migreni tetikliyor malesef. Özellikle erkekler bu konuda dikkatli olmalı.

Tekrarlayıcı baş ağrısı ataklarından oluşan bir nörolojik hastalık olan migren tipi baş ağrılarında genler hazırlayıcı rol oynuyor. Ailede birilerinin migrenli olması, riski 1.5-2 kat artırıyor.

Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Ertaş, migrenle ilgili şu bilgileri verdi:

* Çoğunlukla 20-30’lu yaşlarda başlar. Migrenin 50 yaşından sonra başlaması nadir. Ergenlik dönemindeki genç kadınlarda migren görülme sıklığı ise her geçen gün daha da artıyor.

*Uyku düzensizliği, uyuma güçlüğü, nedensiz kusmaları, alerjisi, keskin bir koku alma duyusu, araba tutması olan çocuklarda ileride migren gelişme olasılığı daha fazladır.

* Hamilelikte migren krizleri azalır. Hastanın migren ağrıları, hamilelik bittiğinde ve tekrar adet görmeye başladığında geriye dönüyor.

*Migren hastalığı bulunan kadınların yüzde 60’ında baş ağrısı atakları adet dönemlerinde sıklaşıyor. Sadece adet dönemlerinde görülen bir migren türü bile bulunuyor.

* Baş ağrısı ya da migren için değil her gün, ayda 10 gün bile ağrı kesici almak, ağrıyı kronikleştirir, yani her gün ya da gün aşırı gelir hale getirir. Bir migren hastasına teşhis koyduğumuzda, 80 yaşında bile olsanız ‘Asla her gün ağrı kesici kullanmayın’ diyoruz. Çünkü 50 yıl önceki migren, 50 yıl sonra canlanabilir.

Bir migren hastası ayın 10 günü ağrı kesici kullanırsa, her gün ya da gün aşırı baş ağrısı çekiyor. Her gün çektikleri baş ağrısını aşırı aldıkları ilaçlara borçlular aslında.

Onları almadıklarında günlük ağrıları kayboluyor, ayda bire iniyor ya da daha seyrekleşiyor. Ama bunu sağlamak için iki ay süreyle ağrı kesiciden uzak kalmaları gerekiyor.

Migreni olan gençlere jöle sürmelerini önermiyorum. Çünkü jöle, esintinin daha fazla hissedilmesine neden oluyor. Aslında anneler çocuklara kızmakta çok haklı. Genç migrenli hastalarla büyük bir sıkıntımız bu.

MİGRENİ TETİKLEYEN FAKTÖRLER

Kadınlarda adet (Adetten 2-3 gün öncesinden adet bitimine dek)
Rüzgar, lodos, hava değişikliği
Parlak ışık, güneş
Öğün atlamak
Uykusuzluk
Fazla uyku
Yorulmak (Örneğin kardiyo egzersizleri)
Stres veya her tür ani duygu değişimi
Sigara dumanı, keskin kokular
Doğum kontrol hapları
Şarap (özellikle kırmızı), bira gibi mayalı içkiler
Bazı hastalarda (Hastadan hastaya değişiklik gösterebilen) gıdalar
Kaynak7gunsaglik.com

Brusella Virüsü Erkeği Kısırlaştırır mı?

Uzmanlar Brusella virüsü hakkında kapsamlı bilgiler veriyor ve erkekleri ne derece etkilediğini anlatıyor.

Doç. Dr. Nebahat Bilge, "Brusella kadınlardan ziyade erkeklerde sorun. Bir erkek brusella enfeksiyonu geçiriyorsa, özellikle yüksek ateşten kaynaklanan kısırlık durumları söz konusu olabiliyor" dedi.

Bilge, insanları hasta eden bin 700 etken bulunduğunu belirterek, bunun yüzde 60’ından fazlasının hayvanlardan kaynaklandığını ifade etti.

Halk tarafından iyi bilinen brusella hastalığının hayvanlardan insana buluşma oranının yüksek olduğuna dikkati çeken Bilge, "Hastalık birinci derecede hayvanın atık sularıyla direkt olarak temasa geçildiği zaman bulaşıyor ayrıca taşıma ve soluma yöntemiyle ve gözden de bulaşabiliyor" diye konuştu.

Bilge, hastalığın kadınlarda daha fazla görüldüğünü dile getirerek, şunları kaydetti:
"Kadınlar hayvanlarla bizzat ilgileniyor. Kişi bu hastalığa yakalanırsa yoğun şekilde antibiyotik kullanması gerekiyor. Bununla ilgili birkaç antibiyotik var. Bu hastalık kadınlardan ziyade erkeklerde sorun. Bir erkek brusella enfeksiyonu geçiriyorsa, özellikle yüksek ateşten kaynaklanan kısırlık durumları söz konusu olabiliyor. Üreme organlarında sıkıntı yaşayabiliyor. Bu oran kadınlara göre erkeklerde daha fazla."

"İLERİDE KALPTE SIKINTI ÇIKABİLİR"

Hastalığın süt ve süt ürünlerinden de geçtiğini anlatan Bilge, hastalığa yakalanan kişinin eklemlerinde şişme meydana geldiğini söyledi.

Enfeksiyon kapan kişinin aynı zamanda yüksek ateşle karşı karşıya kalabileceğine değinen Bilge, "İlerleyen zamanlarda kalpte de sıkıntı çıkabilir, sinirsel belirtiler görülebilir. Bu hastalıkla mücadele edebilmenin en önemli yolu, süt ürünlerini üretirken doğru işlemleri uygulamak ve muhakkak hayvanların aşılanmasını sağlamak" şeklinde konuştu.
Kaynak7gunsaglik.com

Kan Şekeri Kontrolü Ve İnsülin

Dengeli bir diyetle diyabetten kurtulmak mümkün. Tip 1 ve tip 2 diyabette glikoz seviyesini yönetebilmek sizin elinizde.

Karbonhidratı kesmek ya da azaltmak gerek çünkü şiddetle kan şekerini fırlatıyor. Sebze meyve, kepekli tahıllar, fasulye, balık, yağsız et ve süt ile beslenin. Arada atıştırmalıklara dikkat edin kalorili unlu kızartmalı şekerli şeyler olmamalı. Yemeklerin ardından yükselen kan şekeri için yine karbonhidratı azaltın porsiyonunuzu küçültün.

İlacınızı düzenli alın, egzersiz yapın, düzenli kan şekerinizi ölçün. Tip 2 diyabeti düzenleyen en önemli faktörlerden diğeri egzersizdir. Kasların glikoz kullanımını uyarır. Ağırlık ve kas yapan egzersizlere yönelin. Düşük kan şekeri hipoglisemiden kaçınmak için, meyve suyu, meyve, şekerli gıdalardan uzak durun.

Yorgunluk, baş dönmesi, zayıflık gibi belirtilerde kan şekeriniz düşmüştür. Yağ ve şekerden mümkün olabildiğince kaçının. Doktor önerisiyle tedavinizi başlatın ve bunu aksatmayın. İnsülin tedavinizi aksatmayın. Gündelik yaşamın bir parçası haline getirdiğiniz düzenli kan şekeri ölçümü, egzersiz ve iyi bir diyetin yanında verilen ilaçları kullanmanız, diyabeti önleyecektir.Kaynak7gunsaglik.com

Diş Boşlukları İle Boyun Kanseri İlişkisi

Dişlerinde çürükler olup bu nedenle dişini kaybeden diş boşlukları olan kişilerde baş ve boyun kanseri riski azalıyor.

Diş boşlukları kavite de denilen bu boşluklar laktik asit bakterileri üretiyor ve bu bakteriler kansere karşı koruyor. Diş çürükleri periodontal hastalık ile birlikte kötü ağız sağlığının bir işareti olarak kabul edilmiştir. Bu hastalarda baş ve boyun kanseri riski gözlemlenince ilginç bulgulara rastlanmıştır.

New York’ta bir üniversitede yapılan çalışmalara göre diş boşlukları kansere karşı koruyucu. Sağlıklı bir diyetin yanında diş ipi ve diş fırçalama alışkanlığı da gerekli. Ağız hijyeninin antimikrobik maddelerle korunması önemli. Araştırmaya katılanlara göre, yaş, cinsiyet, medeni durum, sigara ve alkol kullanımı gibi faktörler de bu riski %32 oranında etkiliyor.

Yoğurt üretiminde kullanılan birkaç bakteri türü, diş boşlukları tarafından üretilmekte ve bu asitler sayesinde baş-boyun kanser riski azalmaktadır. Bu bakteriler sindirimde de önemli role sahiptir. Bağışıklık, kronik iltihaplı hastalıklar, alerji, obezite ve kansere karşı riski azaltmaktadır.

Diş çürükleri, diş hasarı ve diş kaybıyla ilgili araştırmalara sürmektedir. Bu boşlukların ağız kanseri üzerindeki etkileri bilim adamları tarafından incelenmekte ve umut ışığı olmaktadır.Kaynak7gunsaglik.com

Dişleri Beyazlatmaya Yarayan 11 Besin

1. Kereviz. Yemek yerken çiğneme sırasında diş boşlukları arasında oluşan bakterileri tükürük üreterek önler.

Aşındırıcı gıdaların etkisini azaltır ve diş etleri üzerine doğal masaj etkisi bırakır. Çiğ veya haşlanmış kereviz tüketilebilir.

2. Çilek. Diş beyazlatıcı enzimleri içerir. Böğürtlen ve çileği parmaklarınızla dişlere ve diş etlerine sürün. Durulayın ve diş ipiyle temizliği tamamlayın.

3. Susam. Diş minesinde temizlik yapar, kemik ve dişleri koruyan kalsiyumu içerir. Buharda pişirip salatalarda kullanabilirsiniz.

4. Peynir. Kalsiyum ve fosfat içeriğiyle ağızdaki pH dengesini sağlar. Bakterileri önler, diş minesini korur, çürükleri önler, diş eti sorunlarını önler.

5. Yeşil çay. Ağızdaki bakterileri öldürür, şekerli besinleri yiyince oluşan bakteri ve plakları temizler. Kötü nefesi engeller, günde birkaç bardak içilebilir.

6. Kivi. C vitamini içerir, diş etleri için kolajen sağlar. Bakterilerden arındırır.

7. Soğan. Güçlü antibakteriyel kükürt bileşimini içerir. Bakterileri öldürür, nefesi temizler.

8. Maydanoz. Yemeklerden sonra nane veya maydanoz çiğnemek nefesin kokusunu giderir. Yemeklerde garnitür ve salatalarda kullanılabilir.

9. Mantar. Şeker ve plak ile bakteri oluşumunu önler. Haşlanmış mantarı çorbalarda tüketin.

10. Wasabi. Japon turpu çeşidi. Yine ağız boşluğundaki yabancı maddeleri temizler.

11. Su. Diş etlerini korur tükürük salgılatır. Ağzımızı suyla durulamak ağız kokusunu giderir. Diş etlerinin nemini korur..Haber Kaynagı.7gunsaglik.com,

Günlük Diyabet Testleri Alkol Ölçer Gibi Kullanılabilir

Şeker hastaları günde bir veya birkaç kez parmaktan diyabet testi yapabiliyor.

Basit bir alkolölçer nefes testi ile diyabet ölçüm testi birbirinin yerine geçebiliyor. Bir el cihazıyla nefes ölçümü yapılabiliyor kan şekeri düzeyleri yükselince nefes tatlı ve meyvemsi kokuyor. Kimyasal seviyeleri yüksek çıkıyor. Tıpkı alkol alındığında nefeste belli olması gibi. New England Üniversitesi araştırmacıları durumu özetliyor.

Parmak ucundan kan almaya ya da başka bir yere gitmeye gerek kalmadan diyabet kontrolünüzü yapabilirsiniz. Kendi hastalığınızı yönetebilirsiniz. Tip 1 ve tip 2 diyabette durum kontrolü bu şekilde yapılabilir. Kan şekeri kontrolü tip 1 diyabet ve her an insülin tedavisi gerektiren otoimmün durumlarda çok önemlidir.

Günde 6 kereye kadar bu kontrol yapılabilir. İnsülin kullanmayanların daha sık bu kontrolü yapmaları gerekir özellikle tip 2 diyabetlilerde. Elle tutulan bu nefes ölçer film tabakası bir kitap büyüklüğündedir. Şu sıralarda boyutunun bir fincan boyutuna düşürülmesine çalışılmaktadır.Kaynak7gunsaglik.com

Anne Adayları Daha Dikkatli Beslenmeli

Çünkü ne yerseniz bebeğiniz de ondan etkilenir. Bilinçsiz beslenme ve bebeklerdeki etkileri..

Hamilelik döneminde anne adayları dünyaya bir bebek getirme heyecanının yanı sıra aldıkları fazla kiloları nasıl verecekleri konusunda endişe de yaşıyor. Ancak doğum sonrası uygulanan bilinçsiz diyetler hem annenin hem de bebeğin sağlığı açısından riskli olabiliyor. Doğumdan sonra uzman kontrolünde uygulanacak sağlıklı beslenme programı ile ideal kiloya kavuşmanın önemine işaret eden Uz. Dyt. Şefika Aydın Selçuk, anne sütünü azaltmayacak ve kilo aldırmayacak şekilde beslenilmek gerektiğine vurgu yapıyor.

Emzirme döneminin önemine parmak basan Aydın, “Bebeğin beslenmesinin etkilenmemesi için anne sütünü azaltmayacak kaliteli bir beslenme planı uygulanmalıdır. Tahıl, süt, sebze, meyve ve et grubuna mutlaka yer verilmelidir. Üç ana öğün düzeni sağlanarak bu çeşitlilik sağlanmalıdır. Et grubuna öğle ve akşam yemeklerinde tavuk, balık ve kırmızı et ile yer verilebilir. Sebzeler, salata ya da yemek olarak tüketilebilir. Sabah kahvaltıda süt ve peynir mutlaka olmalıdır. Bunun dışında ceviz, fındık, badem de önerilmektedir. Her üç öğünde de mutlaka ekmek ve salata olmalıdır. Ekmek yerine bazen sıvı volümünü artırmak amacıyla çorba tüketilebilir” diyor.

DİYET İÇİN 4 AY BEKLEYİN

Doğumdan sonra ilk aylar annenin ve bebeğin uyku düzeninin oturtulmaya başladığı dönem. Bunun için 4 aya kadar diyet programı uygulanmasını önerilmediklerini belirten Aydın, doğum sonrası ideal kiloya kavuşmak için anne adaylarına şu önerilerde bulunuyor:

HANGİ BESİNDEN NE KADAR TÜKETMELİSİNİZ?

“Annenin günlük alması gereken kalori emzirme döneminde kilosu bazında değişkenlik göstermektedir. Genelde günlük 2.000 kaloriyi bulabilmektedir. Çünkü emzirme ile de 300-400 kalori kaybının da karşılanması gerekmektedir. Örneğin; et ve et gruplarından birer köfte kadar et 70 kaloriye denk gelmektedir. Süt grubu ortalama 150 kalori gibi hesaplanmaktadır. Anneler bir dilim ekmek 70 kalori, bir kase çorba 150 kaloriyi bulabilir. Çorbalar çok yağlı yapılmamalıdır. Meyveler emzirme döneminde gaz yapabileceğini düşünerek komposto olarak önermekteyiz. Meyvelerin bir porsiyonu 45-50 kaloridir. Sebze grubu da ortalama 60-70 kaloridir. 4 kaşık sebze yemeği 70 kaloriye denk gelmektedir. Etli bir sebze yemeği ise bunun kalorisi 150’yi bulabilmektedir. Bir öğünde 8 kaşık sebze yemeği ya da 4-4 olarak iki öğüne dağıtarak tüketilebilir.

BOL SIVI ALIMINA ÖZE GÖSTERİN

Doğumdan sonra bebek emzirilirken gebelik öncesi döneme göre daha fazla sıvı besin alınmalıdır. Emziklilikte su metabolizmasında artış vardır. Alınan su süt salgılanmasıyla, metabolik su ise artan yiyecek alımıyla artmaktadır. Süt miktarının değişmemesi için annenin sıvı alımını arttırmak gerekir. Günlük alınan toplam sıvı miktarı yaklaşık 3000 ml olmalıdır. Bu miktar pratik ölçüler ile 12 su bardağı su, süt, ayran, hoşaf, komposto, limonata, şerbet, meyve suları şeklinde önerilmelidir. Çay, kahve gibi içeceklerin süt verimini azalttığı bilinmektedir.

DOĞUM KİLOLARINIZI ATMANIZI SAĞLAYACAK TAVSİYELER

• Kalsiyum yönünden zengin olan süt, yoğurt ve peynir belirtilen miktarlarda tüketilmelidir.

• Her gün 1 adet yumurta ve 1 porsiyon etli sebze yemeği veya kuru baklagil yenilmelidir. Kuru fasulye, nohut, mercimek ve bulgur karışımı yemekleri, portakal, mandalina, domates, maydanoz, yeşil biber, taze soğan gibi C vitamini yönünden zengin sebze ve meyvelerle birlikte tüketilmelidir. Bireysel özelliklere göre gaz yapıcı besinler çıkartılabilir.

• Vitaminlerden zengin sebze ve meyveler diyette her öğün olmalıdır.

• Salam, sosis, sucuk gibi katkı maddesi içeren diğer hazır besinler mümkün olduğu kadar tüketilmemelidir.

• Yemeklerde mutlaka iyotlu tuz kullanılmalıdır. Doğal besinlerde yeterince alınmayan iyot, ancak iyotlu tuzun kullanılması ile anne sütünden bebeğe geçer.

• Kuru meyveler ve kuru yemişler yoğun enerjileri yanında, demir ve kalsiyum gibi minerallerden de zengindir. Ağırlık kontrolü de yapılarak bu besinler tüketilebilir

• Kansızlığa neden olduğundan yemeklerle birlikte çay içilmemelidir. Çayı kuşluk, ikindi gibi öğün aralarında, yani yemek yendikten 1-2 saat sonra açık olarak içilmeli, çaylara limon suyu eklenmelidir. İçecek olarak ıhlamur, nane, papatya, kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilmelidir.

• Hazır meyve suları, gazoz ve kolalı içecekler yerine taze sıkılmış meyve suları, ayran, limonata tercih edilmelidir.

• Pekmez kan yapıcıdır, şeker boş enerji kaynağıdır. Şeker yerine tatlı olarak pekmez yenmesi kansızlığa karşı alınacak önlemlerden birisidir.”

(ntvmsnbc)
Kaynak7gunsaglik.com

Anne Karnında Sigaraya Maruz Kalan Bebekler

Prenatal denilen ana rahminde gelişmeye başlayan bebeklerin anneleri tarafından sigara dumanına maruz bırakılmaları çok riskli.

Anne karnında sigarayı soluyan bu bebeklerin beyinlerinin bazı bölgeleri çok zayıf gelişiyor. Tütün dumanı anne karnında olsun veya doğmuş olsun bebek ve çocuklarda olumsuz fiziksel ve zihinsel sonuçlar doğurur ve ciddi bir risk faktörüdür. Hamilelikte sigara içen kadınların bebekleri dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu riski altındadır ve genelde bu gibi sorunlar başlar.

Patolojik ve psikolojik sorunlar da beraberinde gelir. Zayıf inhibitör kontrolü gelişir. Buna karşın, fonksiyonel manyetik rezonans yani MR görüntüleme tekniği ile, inhibitör kontrol önlemleri alınabilir.

Yani bu tarama görüntüleme testi ile dumana maruz kalan bebekler görülüyor ve önlem alınıp tedaviye gidilebiliyor. Genç yetişkinler ve çocuklarda sinirsel gerilemelere yol açan bu durum çocukluk yılları boyunca sürer hatta kalıcı olabilir. Nötr uyarıcılara karşı bu çocukların beyinleri daha zayıf kalır ve tepkisizdir. Hamile kalmadan evvel sigara bırakılmalı ve bu süreçte de içilmemelidir.
Kaynak7gunsaglik.com

Bebeklerin Kolay Uyuması İçin 2 Kez Banyo Yaptırın

Uyku döngüsü tam olarak oturmayan yeni doğan veya ilk 6 aya kadar olan bebekler için neler yapılabilir?

Günde 2 kez banyo yaptırmak bebek uykusu için biçilmiş kaftandır. Sabah banyosu ve gece yatmadan önce son bir banyo ona iyi gelecek yoracak ve mışıl mışıl uyutacaktır. Geceleri rahatlatıcı bir masaj, ılık bir banyo bebeğinizin uyumasına yardımcı olacaktır. Sabah banyosundan sonra biraz uyuyup tekrar uyanıyorlar genelde.

İlk 6 ay boyunca uyku düzeni oturmaz ve sizi de kendini de yorar. Özellikle gece uyanmadan deliksiz ailecek bir uyku çekmek adına gece banyosunu ihmal etmeyin.

Altı kirlenince acıkınca ses olunca korkunca veya bir sorundan ötürü ağlayarak uyanırlar ilk 1 sene bunlar olacaktır. Rüzgar, sıcak, serin gibi dış etkenleri giderin ve odasını havalandırıp ideal konuma getirin. Ses geçirmemesi ve size yakın olması önemli. Yemeğini yedirip altını temizleyip öyle yatırın. Yağ ve nemlendiriciler ile banyodan sonra uyuyacaktır.
Kaynak7gunsaglik.com

Uykusuzluk, Mesane, İdrar Yolları


SağlıkI Yaşam Haberleri .Prof. İbrahim Saracoglu Hayat Kürleri Sistit, Uykusuzluk, Mesane, İdrar Yolları

Şeker Hastalığı, Kolesterol, Cilt Bakımı


SağlıkI Yaşam Haberleri .Prof. İbrahim Saracoglu Hayat Kürleri Şeker Hastalığı, Kolesterol, Cilt Bakımı

Zayıflamak İçin Ne Yemeli


SağlıkI Yaşam Haberleri .Prof. İbrahim Saraçoğlu Zayıflamak İçin Ne Yemeli

Egzersiz, Anne ve Bebek Sağlığı İçin Önemli

Düzenli egzersiz motive edicidir ve sağlığı olumlu yönde etkiler.

Anne bebek sağlığı için de etkileri inanılmazdır. Hamilelikte egzersize önem verin. Hem kendi sağlığınız hem bebeğin beyin gelişimi için oldukça mühimdir. Haftada en az 3 kez 20şer dakikalık yürüyüşler bile bebeğin beyin gelişimini destekliyor.

Yüzme, yürüme ve rutin işler gebelikte şart. Ilımlı aktiviteler, tempolu ya da hafif orta tempoda yürüyüşler bebeğin sağlıklı doğmasına yardımcı. Doğumdan sonra anne ve bebek fizik ve ruh sağlığı üzerindeki etkileri hemen anlaşılıyor.

Düzenli egzersiz fetal nöral gelişimini destekliyor. Özellikle gebeliğin ilk 3 aylık döneminde yapılan aktivite spor ve egzersizler çok faydalı. Kalbi hızlandıran egzersizler daha da önde. Çocuk ileride okulda da daha başarılı oluyor bu sayede, beyin işlevleri gelişmiş oluyor.

Konuşma, öğrenme, ifade etme gibi beyinsel yetenekler bu bebeklerde daha iyi gözlemleniyor. Uyku düzeni ve depresyonu yenmede de egzersizin etkisi büyük. Yoga ve dans da ideal gebelik egzersizlerinden..Haber Kaynagı.7gunsaglik.com,

Ruh Sağlığı


SağlıkI Yaşam Haberleri .Prof. İbrahim Saracoglu Hayat Kürleri Ruh Sağlığı
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...