Pages

Ads 468x60px

Kırılgan Serviks Nedir, Kimlerde Görülür?

Gebelik geçiren ve doğum yapan kadınların rahim kanalı olan serviks kırılganlaşır mı?

Kimyasal ve çevresel değişimlerle gebelikte rahim boynunda meydana gelen bu değişim kalıcı mıdır? Gebelik sırasında sigara, alkol gibi kötü alışkanlıklar, kötü beslenme gibi tüm olumsuzluklar bebeğin sağlığını olumsuz etkiliyor. Bunun yanında servikste yani rahim kanalında kalıcı hasarlara yol açıyor. Serviks kırılgan ve yumuşak bir yapıya geliyor.

Kırılgan ve gevrekleşen serviks erken doğum ve düşük yapmaya neden olabilir. Sert fiziksel temas, iltihaplı enfeksiyonlu bir hastalık ya da cinsel ilişki, kan akışı artışı sonucu bu olabiliyor. Klamidya olarak bilinen cinsel enfeksiyon da buna yol açabiliyor. Hamilelik hormonları sayesinde daha savunmasız olan genital üreme ve cinsel organlarında meydana gelen bu sorunlar kırılgan serviks sorununa yol açıyor.

Gebelik boyunca dinlenmek ağır bir iş yapmamak ve sağlığa dikkat etmek gerekiyor. Serviks ağzı şiddetli sancılara karşı dikilebilir. Buna doktorunuz karar verecektir. Eğer enfeksiyon ve HIV kapıldıysa önce onlar tedavi edilir. Tropikal meyveler karıştırılıp püre yapılark servikse masajla sürülebilir. Mango çayı tüketilebilir. Sıcak su tedavisi banyoda ve banyodan sonra yapılabilir. Bu kanamayı ve sancıyı önler.
Kaynak7gunsaglik.com

Sporcuların Ayak Tedavisi İçin Soğan, Sarımsak ve Çay

Sporcular ayak problemleri ile çok sık karşılaşır özellikle mantar enfeksiyonu yaygın ve bulaşıcı bir ayak hastalığı nedenidir. Mantar deride yetişir ve deri altındaki dokularda gelişir. Mantar yayılırsa, deride kuruluk, kabarcıklar ve şişmeler, yanma, deri çatlaması, kaşıntı ve rahatsızlıklara sebep olur. Sporcular mantarı genelde ortak spor alanlarından kapar. Banyo, küvet, havlu, sabun gibi şeyleri kimseyle ortak kullanmayın. Cildinizi temiz, kuru ve hijyenik tutun, temiz bir havlu kullanın.

Ayak parmaklarının arasını ıslak bırakmayın, bu durum mantara yol açabilir. Parmak aralarını özenle kurulayın ve havalandırın. Anti fungal mantar krem ve ilaçları, merhem ve spreyler mevcuttur. Cilt tedavi edici ayak pudraları da kullanılabilir. Soğan, pişirilince antioksidan içerdiğinden mantar, enfeksiyon ve deri kanserini önler. Soğan diyabet, osteoporoz, grip, mantar hastalıklarını tedavi etmek için pişirilir.

Soğanı kaynatın suyunu süzün. Banyoda durulandıktan sonra ayaklarınızı bu soğan suyu ile yıkayın. 30 dakika ayaklar bu suda kalsın. Bunu 7 gün uygulayın. Sarımsak da aynıdır, anti bakteriyel ve mantara karşıdır. Sindirime iyi gelir ayrıca yüz ve vücut duş jellernde kullanılır. Sirke ile karıştırıp ayaklara uygulayın. 20 dakika tutup durulayın ve kurulayın. Ayaklarınızı daima kuru tutun. Çay ağacı bitkisinin yağı ise anti bakteriyel özelliği ile akne ve egzamaya iyi gelir.

Sporcular ayak mantarı ve diğer sorunlarda kullanabilir. Deri hastalıklarında mükemmel bir etkisi vardır. Temiz ve kuru ayaklara bu yağı yatmadan önce sürün. Sabah kalkınca ayaklarınızı yıkayıp kurulayın. 10 gün kullanmak yeterlidir ve bu yağın spreyi de vardır. Modern tıp, bu yağın hiçbir yan etkisi olmadığını kanıtlamıştır.
Kaynak7gunsaglik.com

Bir Ayda Sigarayı Bırakmaya Hazır Olun

Adım 1: Kendinize söz verin. Sigarayı bırakmak için tüm sebepleri biliyorsunuz fakat bırakmanız mümkün olmuyor. Yapmanız gereken basit. İlerideki adımları takip ederek sağlıklı bir yaşama kavuşacaksınız. Önce kendinize güçlü bir söz verin.
Adım 2: Bırakma tarihini belirleyin. Bugün bırakmaya karar verdiyseniz, 31 gün sonrasını takvimde işaretleyin ve hedefiniz 31 gün olsun. Günlük temiz hava yürüyüşlerine çıkın. Araştırmalar, hazır olmak için beyin jimnastiğine ihtiyaç duyulduğunu ve bu sürenin de 31 gün olduğunu kanıtlar.

Adım 3: Neden sigarayı bırakmak istediğinizin 3 sebebini yazın. Yaşam kaliteniz azalıyor, ömrünüz kısalıyor, birçok organ hasar görüyor, kansere yol açıyor, kalbe zararlı, kan damarlarını tıkıyor..Bu sebepleri bir yere yazın.
Adım 4: Yürüyüşe başlayın. Hergün 30 dk yürümek size disiplin kazandırır. Sigarasız kalma gücünüzü artırır ve kilo vermenizi sağlar.
Adım 5: Sigorta kapsamını kontrol edin. Nikotinden kurtulmak için akupunktur, alternatif terapi ve reçeteli ilaçları deneyin. Uzmanlardan yardım alabilirsiniz.
Adım6: Check-up yaptırın. Sağlık taramasından geçmek her konuda önemli olduğu gibi, doğru zamanın gelip gelmediğini sigarayı bırakmak açısından belirleyecektir.

Adım 7: Çeşitli nikotin yerine koyma tedavilerini deneyebilirsiniz.
Adım 8: İdrakınızı gevşetin. Sigara paketinin yerini her gün değiştirin, light sigara içmeye başlayın, hergün bir miktar azaltın. Gevşeyerek ondan kurtulabilirsiniz.
Adım9: Sigara bırakma merkezine tek başınıza gitmeyin. Mutlaka sigarayı bırakmak isteyen tanıdıklarınız vardır. Onlarla birlikte giderek sinerjiden güç alın. Teşvik ve destek için bir partner gerekli olacaktır.
Adım 10: Hazır olun ve başlayın. Nikotinden kurtulma ilacınıza bugün başlayın ve 30 günün sonunda, etrafınızda kül tablası, izmarit, duman kokusu kalmamasını sağlayın. Yeni bir hayata başladınız ve yürüyüşleri kesinlikle aksatmayın.
Kaynak7gunsaglik.com

İlişki Durumunuz Sağlığınızı Yönlendiriyor

Sadece cinsellik olarak ele alınmaması gereken ilişkiler ve evlilikte bazen işler ters gider.

Evlilik ve duygusal tüm ilişkiler kalp başta olmak üzere genel sağlığı zorlayabilir. Tek yaşayan veya bekar kişilerde evli veya boşanmış kişilere oranla kardiyovasküler hastalık riski daha azdır. Yani beraberlik yaşıyor olan ya da geçmişte yaşamış kişiler özellikle evliliklerde kalp hastası olma risklerini artırıyor.

Sağlıksız ve kötü giden bir evlilik kalbi kötü etkiliyor. Eşinden duygusal destek alamayan mutsuz evlilik yaşayan kişilerin sağlık durumu daha kötü daha çok ve sık hastalanıyorlar. Koroner arter hastalıkları bu kişilerde en sık görülen hastalık. Depresyondan anksiyeteye kadar birçok ruhsal hastalık da cabası.

Kadınlar bunu daha çok yaşıyor ve kötü evlilikler kadınlarda kemik sağlığını da kötü etkiliyor. Kemik erimesi gibi sıkıntılar da buna bağlı olabiliyor. Yine evli kadınların daha çok alkol tükettiği belirlenmiştir. Özgüveni eksiliyor çareyi alkolde aramaya başlıyor. Bedensel özgüvenleri kendilerini beğenme oranları da kötü ilişkiyle beraber düşüyor. Evli kişiler daha çok kilo alıp tartılıyor.
Kaynak7gunsaglik.com

Hamilelere Özel Diş Bakımı Önerileri

Ağız ve diş sağlığı gebelik döneminde çok daha mühimdir. Gebelikte dişlere nasıl bakılmalı?

Bebeklerde diş gelişimi, anne karnında  başladığı  için  ve de hamilelik  sırasında bazı  ağız ve diş sağlığı sorunları  daha sık  görüldüğü için, mutlu bir hamilelik geçirmeniz  için bu dönemde karşılaşabileceğiz sorunlar ve çözümlerini sizlerle paylaşmak istedik. Ve  Diş hekimi Pınar Çağlar Kaya’ya bazı sorular yönelttik.

Hamilelikte  ağız ve diş sorunları niçin çoğalır?

Hamile kaldığımız dönemde; ister istemez iştahımız artar, aş-ermelerimiz olabilir, abur cubur ve tatlı tüketimi de artabilir. Ayrıca  ilk aylarda yaşanan bulantı ve kusma ile mide asidi, dişler üzerinde olumsuz etkiye neden olur. Bu dönemde artan östrojen ve progesteron hormon seviyeleri özellikle diş etlerinde, şişmeye, kanamaya meyil yaratabilir. Diş etlerinde kanama ve hassasiyet var diye fırçalamak dan kaçınmak yapılan en büyük hatadır, sorunların daha da artmasına neden olur. Planlı olmayan gebelik de,  var olan diş sorunları, tüm bu saydığım dezavantajlar nedeni ile hamilelik dönemi işlerin daha da zorlaşmasına neden olabilir.

Hamilelik dönemimde  diş kaybeder miyim?

“Her doğumda diş kaybedilir’’düşüncesi doğru değildir.Yani bebeğiniz kendisi için gereken kalsiyumu sizin dişlerinizden alarak ,annenin dişlerinin çabuk çürümesine neden olmaz .Bu düşünce yanlıştır. Annenin dişlerinden kalsiyum çözünmesi olmamaktadır, böyle bir bilimsel kanıt ve delil yoktur.Annenin kemiklerinin sağlıklı olması ve bebeğinin ihtiyacı olan kalsiyum miktarını sağlayabilmesi için günlük diyetinin 1200-1500 mg kalsiyum içermesi gerekir.Özellikle kalsiyumdan zengin süt ve süt ürünleri ,yeşil yapraklı sebzelerden zengin diyetle beslenmek önemlidir.Diyetinde yeterli kalsiyum olmayan annenin bebeği için gerekli kalsiyum annenin kemiklerinden karşılanır ,dişlerinden değil.

Bu dönemde iyi beslenerek  ağız ve diş sağlığımı koruyabilir miyim?

Sağlıklı beslenmeye özen gösterilip,düzenli ağız bakımı yapılır,şekerli, tatlı ve asitli yani ;çürük yapıcı gıdalardan uzak durulursa yada az miktarda tüketilirse hamilelik dönemleri de diğer dönemler gibi gayet sağlıklı ve normal geçirilebilir.Hamilelik dönemin de ilaç kullanımının kısıtlı olması nedeni ile ,emzirme dönemi de dahil uzun bir süre bebeğimiz ve kendimizle meşgul olacağımız için sağlığımıza daha da dikkat etmemiz gerekir.

Bebeğimizin diş gelişimi hamileliğin 5. ve 6. haftalarında başlar.Bu dönemi sağlıklı atlatabilmemiz için dengeli beslenme ve ağız bakımı önemlidir.

Bebeğimizin diş gelişimi hamileliğin 5. ve 6. haftalarında başlar.Bu dönemi sağlıklı atlatabilmemiz için dengeli beslenme ve ağız bakımı önemlidir.

Hamilelik dönemi boyunca

·    Asitli ve yapışkan şekerli ,karamelli yiyeceklerden özellikle de yemek aralarında abur cubur şeklinde yeme alışkanlığından kaçınılmalıdır. (Bu tür gıdaları canımız çekdiğinde az miktar da tüketmek ve sonrasında fırçalamak,fırçalama imkanı yok ise suyla çalkalamak yada en azından su içerek ağızdaki şeker ve asit konsantrasyonunu seyreltmeliyiz.

·   A,C,D vitaminleri ,fosfor ve kalsiyum dan zengin meyve, sebze , süt ve süt ürünleri,et ,balık,yumurta gibi proteinden zengin yiyecekler diyet de gereken miktarda olmalıdır.

Bebeğimizin diş gelişiminin anne karnında başladığı düşünülürse hem kendi sağlığımız hem de bebeğin sağlığı ve diş gelişimi için dengeli beslenmenin önemi daha da iyi anlaşılır.

Diş sağlığı için A vitamini ,protein (et,süt, yumurta, meyve ve sebzeler) C vitamini(çilek ,narenciye ,domates) kalsiyum ( süt ve süt ürünleri yeşil yapraklı sebzeler)ve D vitamini(et ,balık ,süt ,yumurta) diyetimizde yeterince olmalıdır.Hamilelik boyunca gereksiz ilaç kullanımından kaçınılmalıdır.Böyle olunca da ilaç kullanımına gerek kalmayacak önlemleri almak, bu dönem hakkında bilgili ve donanımlı olmak en mantıklı olanıdır.Hasta olup tedavi olmak yerine hastalık dan korunmaya çalışmalıyız .Bebeğimize rehber olacağımız düşünülürse bu konular da gerekli bilgilerin edinilmesinin önemi daha da anlaşılır.

Diş çürükleri ve diş eti hastalıkları erken doğum riskini arttırır mı?

Şimdiye kadar hormonların, çürük yapıcı gıdalardan zengin diyetin ve yetersiz ağız hijyeninin hamilelik döneminde; diş eti hastalıkları ve çürüğe neden olabileceğine değindik.

Bu durum bizim hamilelik dönemi boyunca;

·    diş ağrısı çekmemize,

·   diş eti kanaması ve ağız kokusu gibi problemler yaşamamıza,

·   diş problemleri nedeni ile  beslenmenin önemli olduğu bu dönem de, sağlıklı ve dengeli beslenmemize engel olur.


Literatür de ayrıca Agresif periodontal hastalığı (hızlı ilerleyen diş eti iltihabı) olanlar da erken doğum (37 haftadan az ) ve düşük doğum ağırlığı (2,5 kg’dan az) görülme riskinin 7 kat fazla olduğu belirtilmektedir.

Burada erken doğumun, sebep olabileceği durumları da hatırlatmak da yarar var.

Erken doğan bebekler, düşük doğum ağırlığı ve buna bağlı;  nörolojik gelişim bozukluğu, astım, solunum enfeksiyonları, kulak enfeksiyonları, öğrenme zorluğu gibi bir çok istenmeyen problemlere yatkın olabilirler.

Tüm anne adaylarının, sorunsuz bir hamilelik  sonrası, sağlıkla bebeğini kucaklamasını diliyorum.

Hamileikte  diş  tedavileri  diş  anestezisi,  hamileyken kullanılan   antibiotikler  bebeğin  diş  sağlığını  nasıl  etkiler gibi soruların cevabını da  “Hamilelikte Diş Sağlığı 2”adlı  yazımızda  yer  vereceğiz
Kaynak7gunsaglik.com

Bebeklerde Gut Bakterisine Karşı Anne Sütü

Çocukların erken yıllarda yani bebekliklerinde bağışıklık sistemlerinin gelişmesi bakımından bağırsak florası laktik asit alımı çok mühimdir.

Bu da anne sütünde yer alır. Emzirmenin bir artısı da bebeği gut bakterisinden korumaktır. Anne sütü obeziteyle savaşır, diyabet, enflamatuar hastalıklar, barsak hastalığı ve alerji ile savaşır. Guta karşı bebekleri ve çocukları koruyucudur. Bağırsakların dost bakterilere ihtiyacı var şüphesiz. Bu yararlı bakterileri onlara ilk 6 ay boyunca emzirerek verin.

İlerideki sağlığı ve bağışıklığı için bu şart. Gelişimlerinin ilk ve en önemli adımı anne sütüdür. Bir bebek savunmasız olarak dünyaya gelir. Bağırsak bakterileri olmadığından dışardan gelecek bakterilere savunmasız ve hastalıklara karşı korunmasızdır. Anne sütü emen bebekler ise aksine çok güçlüdür.

Hayatlarının ilk 3 yılında çok ciddi sağlık sorunlarından da büyük ölçüde korunmuş olurlar. 9 aya kadar anne sütü alınabilir. Ne kadar iyi anne sütü alırsa obezite riski o denli azalır. İleride vücut kitlen endeksini korur. Bağırsak bakterilerinden değişimler 3 yaşına kadar devam eder. Bebekken emzirilen çocuklar çocukluk dönemini de daha sağlıklı atlatır.
Kaynak7gunsaglik.com

Gece Sık Tuvalete Çıkanlar Dikkat

Gece sık tuvalete kalkan kişilerde en büyük sorun ne? Üroloji uzmanları bu durumun yaşam kalitesini etkilediğini ve önemli olabileceğini söylüyor.
Ürolji Uzmanı Doç. Dr. Abdullah Gedik, hastaların idrarını rahat yapamadığı için mesanede kalan idrar miktarının, sık tuvalete çıkmaya neden olduğunu söyledi.

Üroloji polikliniklerine en çok başvuran hastaların başında gece sık tuvalete çıkma şikayetinin geldiğini belirten Doç. Dr. Gedik, bu durumun hastaların yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilediğini ifade etti. Genel kanı olarak gece sık tuvalete çıkan hastalarda en sık rahatsızlığın prostat sebebi olduğu düşünüldüğünü aktaran Doç. Dr. Gedik, klinik tecrübelerinde bunun her zaman prostata bağlı bir rahatsızlık olmadığıyla karşılaştıklarını da vurguladı.

Gece sık tuvalete kalkan hastalarda en önemli sorunun prostat büyümesi olduğunu dile getiren Doç. Dr. Gedik, "Bunun dışında bazı kalp hastalıklarında hipertansiyon ilaçlarının bazıları yine gece sık tuvalete çıkmaya sebep olabiliyor. Şeker hastalığı yine benzer şekilde tuvalete çıkma sıklığını artırabilmekte. Bizim en çok gözümüzden kaçan tedavide en çok zorlandığımız veya tanısını koymakta en çok zorlandığımız gece sık tuvalete çıkma nedenini oluşturmakta.

Prostat hastalarında prostat büyümelerine bağlı olarak gece sık idrara çıkma, genellikle hasta idrarını rahat yapamadığı için mesanede kalan idrar miktarı sık tuvalete çıkmanın sebeplerinden birini oluşturuyor. Hasta gece idrarını boşaltamadığı için tekrar tekrar kalkıp tuvalete gitmekte, her seferinde idrarının bir kısmı içeride kaldığı için sık tuvalete çıkma durumu ortaya çıkmakta. Bazı tansiyon ilaçları, içinde idrar söktürücü etkiler içeren bazı ilaçlar da hastalarda gece sık tuvalete çıkmaya sebep olabilmekte. Biz bu hastalarda kullandığı ilaçların dozuna göre ilaçların kullanım saatlerini düzenleyerek veya ilacı daha erken saatlere alarak hastaların gece sık tuvalete çıkma durumlarını azaltmaya çalışıyoruz" dedi.

"PROSTAT DEĞİL KULLANILAN İLAÇLAR KISIRLIĞA YOL AÇIYOR"
Hastaların mesanesinde anormal kasılmaların da gece sık tuvalete çıkmaya neden olabildiği anlatan Doç Dr. Gedik, "Aşırı aktif mesane gece sık tuvalete çıkmanın sebeplerini oluşturmakta. Prostat ağırlığı belli bir standardın altında ise bazı ilaçlarla gece sık tuvalete çıkma tedavisi yapılabilmekte. Şeker hastalarında bol miktarda ve sık tuvalete çıkma sorunu olabilir.

Tedavide en önemlisi şeker hastalarının kan şekerinin sürekli kontrol edilmesi tuvalete çıkma sıklığını azaltmakta. Prostat hastalığı kısırlığa sebep olmamakta. Ancak prostat büyümesi tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar ejeklüatın geriye doğru atılmasını engelleyerek hastalarda kısırlığa sebep olabilmekte. Yani prostatın kendisi değil kullanılan ilaçlar kısırlığa sebep olabilmekte" diye konuştu.
Kaynak7gunsaglik.com

Mobil İdrar Tahlili Yapılacak, Özellikleri Neler?

Yakın zamanda sağlık sorunları teknolojiyle özdeşleşecek. Akıllı telefonlarla idrar tahlili yapılacak ve mobil kliniklere sunulacak..

Akıllı telefonların kameraları üzerinden idrar tahlili yapan ve bir dizi tıbbi durumu analiz edebilen bir uygulama, Los Angeles’taki TED konferansında tanıtıldı.

25 sağlık sorunuyla ilgili inceleme yapabilen ve sorunları teşhis edebilen ”Ucheck” adlı test Teknoloji Eğitim ve Tasarım’dan (TED) Myshkin Ingawale tarafından geliştirildi. BBC’ye konuşan Ingawale, "tıbbi testlerin kullanıcıların ellerinde olması gerektiğini" söyledi.
Uygulama ile idrarda glikoz, protein ve nitritler de dahil olmak üzere 10 elementin değerlendirmesi yapılabiliyor. Bu testler şeker hastalığı, idrar enfeksiyonu, kanser ve karaciğer sorunlarının yanı sıra genel sağlık sorunlarının tespiti için de kullanılıyor. Fiyatı 20 dolar civarında olan uygulamayı satın alanlara bir adet özel zemin (mat) ve beş adet test şeridi gönderiliyor.

Testler için kullanıcılar, idrarlarını topladıkları kabın içine standart test şeridi batırıyor. Ardından bu şerit uygulama tarafından sağlanan matın üzerine yerleştiriliyor. Bu mat ışık ve aydınlanma koşullarından bağımsız olarak renklerin normalleştirilmesi işlevini görüyor. Bu şeridin çekilen fotoğrafları, uygulama tarafından incelenerek sonuçlar elde ediliyor.

Apple’ın uygulama mağazasından mart sonu itibariyle satın alınabilecek olan “Uncheck”in yakında Android versiyonu da çıkarılacak.
Uygulamanın bireysel kullanım dışında, Hindistan’ın Mumbai kentindeki King Edward Memorial Hastanesi gibi yerlerde de kullanılması planlanıyor. Uygulamanın güvenilirliği bu profesyonel ortamlarda, laboratuvar makineleriyle yan yana kullanılarak tespit edilecek. Ingawale, "Sonuçların olumlu olması durumunda, uygulamanın mobil kliniklere de sunulması bekleniyor" dedi.
Kaynak7gunsaglik.com

Hamilelikte Antidepresan Kullanımı ve Bebekte Akciğer Riskleri

Yeni bir araştırmaya göre gebelikte kullanılan antidepresanlar bebekte doğmadan önce ve doğumdan sonra akciğer komplikasyonları riskini 2 kat artırıyor.

Persistan pulmoner de olarak bilinen hipertansiyon hastalığı yerleşebiliyor ve akciğerlerin gelişmesi anne karnında önlenebiliyor. Akciğer sorunları yeni doğanlarda yaşanıyor. Yaklaşık 1000’de 3.5 oranda bu duruma sebep olunuyor. Gebelikte ilaç kullanılması anne ve bebeği riske atıyor. Özellikle depresyon ilaçları akciğerleri etkiliyor.

Hatta doğumdan evvel düşük yaşanabiliyor. Bu ilacı kullanmadan önce bu riskleri ve yan etkileri bilinmeli ve doktor tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır. Panik olmadan potansiyel sorunlara bir denge getirmelisiniz. Depresyon, hamilelikten önce tedavi edilmelidir. Çok gerekirse ve doktor önerirse alınacak bu ilaçlarla, uykusuzluk, sinirlilik, beslenme bozukluğu, bağımlılık ve yüksek tansiyon önlenebilir.

Gebelikte depresyon yaşayan kadınlar doğum kusurlarıyla karşılaşabilir. Bebeğin ağırlığı düşük olabilir, erken doğum olabilir. Ayrıca bu durumlar bebekte düşük zeka ve depresyon gelişimi gibi risklere de sebeptir. Kalıcı pulmoner hipertansiyon selektif serotonin geri alım inhibitörleri olarak bilinen antidepresanlar riskli fakat gebelikte depresyonla da savaşılmalıdır..Haber Kaynagı.7gunsaglik.com,

Bebek ve Çocuklardaki Uyku Problemi

Uyku sorunları çocuklarda da oldukça fazla oranda göze çarpıyor. Horlama ise tehlike işareti olabilir..

Prof. Dr. Derya Karadeniz, “Uykunun çocuklarda herhangi bir şekilde bozulması, azalması veya bir uyku hastalığının ortaya çıkması çocuğun hem fiziksel büyümesini yavaşlatır hem de başta okul performansı olmak üzere sosyal becerilerini ve psikolojik gelişimini bozar” diyor.

Annelerimizin “Uyusun da büyüsün” ninnisi birçoğumuzun hala kulağında... Yapılan son araştırmalar çocukların büyümesinde kaliteli ve sağlıklı bir uykunun en önemli etken olduğunu gösteriyor. Liv Hospital Nöroloji ve Uyku Kliniği Uzmanı Prof. Dr. Derya Karadeniz uykunun fiziksel yenilenme,  beynin gelişimi ve hafızaya etkisinin çok önemli olduğuna dikkat çekiyor. Prof. Dr. Derya Karadeniz, “Uykunun çocuklarda herhangi bir şekilde bozulması, azalması veya bir uyku hastalığının ortaya çıkması çocuğun hem fiziksel büyümesini yavaşlatır hem de başta okul performansı olmak üzere sosyal becerilerini ve psikolojik gelişimini bozar” diyor.

Uyku bozukluğu okul başarısızlığına davetiye çıkarıyor

Uyku bozukluğu olan çocuklar, normal çocuklara göre depresyon ve sıkıntıya daha çok eğilimlidir. Bu çocuklarda, kendileri farkında olmasalar bile, gece uykularının derinleşmesi ve devamlılığı bozulmuştur. Bunun en belirgin sonuçları Sabah uyanma güçlüğü, derslerde dikkatlerini toparlayamama, hatta uyuklamalardır. Horlayan ve uyku apne sendromu olan çocuklarda büyümede geri kalır ve uyku bölünmesinin gün içindeki tüm belirtileri görülür. Gündüz uykusu gelen, derslerde başarısı düşen, psikolojik problemlerin başladığı çocuklarda uyku bozukluğu mutlaka sorgulanmalı, gerekirse polisomnografik tetkik yapılarak tedavi edilmelidir.

Çocuklarda uyku düzeninin oluşturulmasında nelere dikkat edilmelidir?

Çocuklarda uyku düzeninin oluşturulabilmesi için, uykunun yaş ile değişimini bilmek gerekir. Yenidoğan döneminde, uyku ve uyanıklık 24 saat içinde parçalı bir şekilde dağılmıştır. 6 haftadan itibaren uyku-uyanıklık ritmi oturmaya ve uyku uzun süreli olarak gece yaşanmaya başlar. 6’ncı aya kadar günde iki kez ve kısa süreli uyku ihtiyacı varken, 6. aydan sonra gündüz bir kez ve öğleden sonra kısa süreli uyku gereksinimi söz konusudur. Gündüz öğleden sonra kısa süreli uyku ergenlik dönemine kadar normal bir ihtiyaç olmakla birlikte, okul ve sosyal yaşamın aktifliği nedeni ile maalesef uygulanamaz. Ancak en azından 7 yaşına kadar öğlen uykusunun uyunmasının çocukların bedensel, bilişsel ve duygusal gelişimini önemli ölçüde pozitif yönde etkilediği bilinir. Uyku düzeninin oluşturulmasında, çocuğun doğuşsal olarak sahip olduğu, uyku başlangıç saati, uyku süresi, uyanma eşiği ve uyanma hızı dikkate alınmalıdır.
Kaynak7gunsaglik.com

Yüzmek Çocuklarda Astım Sorununa Çare Olur mu?

Alternatif tıbbın nimetlerinden faydalanarak bitkisel karışımlar ve yüzme ile çocuklarda astıma son.

Çocukların yüzmeye yönlendirilmesi ve tedavilerinde bitkisel karışımların kullanılmaması astımlı çocukların yaşam kalitesine olumlu yönde etki ediyor.

Memorial Ataşehir Hastanesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Fazilet Karakoç 7 Mayıs 2014 Dünya Astım Günü bahanesiyle astım hastalığı ile baş etme yolları hakkında bilgi verdi.

Okul öncesi dönemde şikayetler artar

Çocukların neredeyse % 50-60‘ında okul öncesi dönemde öksürük, hırıltı, nefes darlığı gibi astım benzeri şikayetleri mevcuttur. Ancak bu çocukların önemli bir kısmında büyümekle bu şikayetler kaybolmaktadır. Özellikle anne ya da babasında astım olmayan, alerjisi olmayan, hasta olmadığı zamanlarda şikayetleri olmayan çocukların önemli bir kısmı büyüdüğünde astım olmamaktadır.

Yüzmek en iyi ilaç

Yüzme, astımlı hastalarda akciğer kapasitesinin artmasını ve nefes alma tekniklerinin geliştirilmesini sağlamaktadır. Yapılan araştırmalarda; ilaçlarını düzenli kullanan ve düzenli yüzme derslerine devam eden astımlı çocukların semptomlarında, hastaneye yatış ihtiyaçlarında, acil servis ziyaretlerinde azalma olduğu görülmüştür. Düzenli olarak yüzen astımlı çocukların okula gidemediği gün sayısının da azaldığı saptanmıştır.

Gereksiz yere ilaç kullanmayın

Ailelere verebileceğimiz en önemli öğüt; ateş ya da Ağrı çocuğun genel durumunu belirgin olarak etkiliyor ve gerçekten bir ihtiyaç var ise kullanılmasıdır. Eğer çocuğun gerçekten ilaca ihtiyacı yok ise; en basit, en zararsız diye düşündüğünüz ilaçlar bile vermekten kaçının.

Parasetamol astıma yol açar mı?

Bazı çalışmalar, annenin hamilelik sırasında parasetamol kullanmasının ya da erken çocukluk çağında parasetamol içeren ilaçların yaygın kullanımının çocuklarda astım gelişimi ile ilişkili olabileceğini ileri sürmüştür. Ama parasetamol kullanımı ile astım arasındaki ilişki sadece basit bir birliktelik mi yoksa parasetamol gerçekten astıma yol açıyor mu bunu kesin olarak söylemek şu an için mümkün değildir.

Doğadan mucizevi etki beklemeyin

Astım tedavisi için kullanılan bitkisel karışımlar, farklı hastalıkları tetikleyerek hayati tehlike yaratabilir. Örneğin; birçok bitkisel ilaçta bulunan ve Ülkemizde gümüş kayısı, fil kulağı, kız saçı, gibi isimler ile bilinen “Gingko biloba” özellikle kan sulandırıcı başka tedaviler alan insanlarda kanamalara yol açabilir. Meyan kökü kan basıncını arttırabilir; yine birçok bitkisel ilaçta yer alan ve nefes borularını genişleten efedra  (deniz üzümü) kullanımının bazı beklenmedik ölümlere sebep olduğunu ileri süren yayınlar mevcuttur.

Astımla baş etmek için…

•         İç ortam alerjeni ev tozlarından kurtulmak için evinizin iyi temizlenmesi, sık aralıklar ile süpürülmesi, sonrasında ise iyi havalandırılması önemlidir.

•         Antialerjik yatak, yastık ve kılıflar kullanılabilir

•         Ev tozu düzeyini sıfıra indirmek için en etkin yöntem yıkanabilen her türlü yatak materyalini sıcak su (>55 C) ile yıkamaktır

•         Kullandığınız temizlik malzemelerine dikkat edin. Bası kimyasal irritanları da çocuklarda astım semptomlarını arttırabilmektedir

•         İlk 6 ay anne sadece anne sütü verilmesi, katı gıdalara 6 aydan sonra başlanması gerekir

•         Ailede alerjik hastalık hikayesi olan çocuklarda inek sütü -yumurta beyazı ve soya gibi gıdaların 1 yaşından önce başlanmamalıdır

•         Deniz ürünleri ve fıstık gibi gıdalardan da 1 yaşından önce kaçınılmalıdır

•         Bebeğin sigara dumanına maruz kalmaması gerekir. Sigaraya maruz kalma tek başına astım gelişimi için önemli bir risk faktörüdür.
Kaynak7gunsaglik.com

Çocuk Gelişimi Ebeveynlerin Bilmesi Gereken Bir Konu

Çocuk psikolojisi aile içinde şekillenmeye başlıyor. İlk çocuk aile içinde deneme tahtası gibi görülmemeli.

Samsun’da görevli psikolog Mine Aktaş, "Çocuklarımızın gelişimi hakkında yeterli bilgi almadığımız için genellikle ilk çocuklar deneme tahtası durumuna geliyor" dedi.

Samsun’da faaliyet gösteren bir özel eğitim ve danışmanlık merkezinde görevli psikolog Mine Aktaş, çocuk gelişimi hakkında bilgiler verdi. Günümüzde birçok şeyin, birçok alanın okulu bulunduğunu ifade eden Aktaş, "Anne ve babalığın okulu yok. Bizler anne babalığı ya kendi annemizin babamızın yaptıklarından ya da piyasada çok fazlaca olan çocuk gelişimi kitaplarından öğrenmeye çalışıyoruz. Ama ne yazık ki hiçbir şey kitaplarda yazdığı gibi gelişmiyor ve anne baba olarak birçok sıkıntı çekebiliyoruz. Çocuklarımızın gelişimi hakkında yeterli bilgi almadığımız için genellikle ilk çocuklar deneme tahtası durumuna geliyor. Bütün deneyimlerimizi ilk olarak onlarda deniyoruz. Nasıl yemek yedireceğimizi, oturmayı kalkmayı nasıl öğreteceğimizi, hayırı nasıl öğreteceğimizi onlarda uyguluyoruz. İkinci çocuklar bu anlamda daha şanslı. Çünkü anne baba ilk çocukta yaşadıkları acemilikleri ikinci çocukta yaşamıyorlar" dedi.

Aktaş, özellikle anne babalardan öğrenilen bazı yanlışlar olduğunu vurguladı. Mine Aktaş, "O yanlışları devam ettirmememiz gerekiyor. En büyük yanlışlardan bir tanesi şişman çocuk sağlıklıdır zihniyeti. Bizler özellikle çocuklarımızın fiziksel gelişimine büyük önem verirken, ruhsal gelişimlerini gözardı edebiliyoruz. Evet beslenmesi ve sağlığı önemlidir, ama fiziki gelişimi kadar ruhsal gelişimi de önemlidir. Çocuklarımızın psikolojik gelişimi hakkında bilgi sahibi olmamız gerekiyor. Ben birçok ebeveynden şunu duyuyorum. ’Çocuğum 5 yaşında ve benimle çok inatlaşıyor. Ben ne dersem tersini yapıyor’. Evet bu çok doğal çünkü 5- 7 yaş arası ergenlik dönemi gibi geçirilen ’Ben varım’ dönemidir. Bunu bilmeyen ebeveyn çocuğunda farklı bir gelişim olduğunu düşünüyor. Bu nedenle çocuklarımızın psikolojik gelişim dönemleri hakkında bilge sahibi olmamız çok daha faydalı olur" diye konuştu.

Mine Aktaş, çocuklardan beklentilerin ne kadar fazla olursa hayal kırıklıklarının da o kadar fazla olacağını dile getirdi. Aktaş, "Benim önerim, uzmanından sıfır yaştan itibaren gelişimle ilgili yardım alınabilir. Türkiye’de kullanılan geçerliliği ispatlanmış çok güzel testler var. 0-6 yaş için yılda bir, duruma göre 6 ayda bir çocukta herhangi bir patolojik durum var mı diye gelişim takip edilebilir. Çünkü biz patolojik durum ortaya çıktıktan sonra yardım almaya çalışıyoruz ve bu da işi biraz uzatmamıza neden oluyor" dedi.
Kaynak7gunsaglik.com

Parkta Bahçede Sokakta Doğru Spor Yapmak

Outdoor yani dış mekanlarda spor yapmak çok daha fazla kalori yaktırır. Peki parktaki egzersiz aletleri nasıl kullanılmalı?

Evinizden çıkıp yürüyüşe başladığınızda size yakın bir halı saha, çocuk parkı veya spor aletlerinin olduğu bir mekana rastlayabilirsiniz. Peki, bu spor aletlerini nasıl kullanmanız gerektiğini biliyor musunuz? Spor Uzmanı Ayfer Sağlam, hangi aletin ne işe yaradığını ve nasıl kullanılması gerektiğini anlattı.

Evden çıkıp yürüme süreniz en azından 15 dakika olduysa ısınma sürecini tamamladınız bile. Şimdi sıra geldi çevredeki materyalleri kullanarak spor yapmaya. Bu bir ağaç da olabilir, bir kaldırım veya bir bank da olabilir. Örneğin ısınma sürecinin devamı için kaldırımı basamak olarak kullanabilirsiniz. Ayağınızın biri yerde duruyorken diğeri kaldırımda olsun, zıplayın ve ayaklarınızı çapraz olarak yer değiştirin. 1 dakika yapıp 30 saniye dinlenin, böyle 5 tur yapın.

Yakınınızda düzenlenmiş spor alanı bulunuyorsa öncelikli olarak aletlerin sağlam olup olmadığını kontrol edin. Çok sık kullanıldığından ve açık havada bulunduğundan eski veya paslı olabilir. Mekanik olarak çalışıyorsa ve nasıl kullanacağınızı biliyorsanız büyük kas gruplarınızı çalıştırarak başlayabilirsiniz. Varsa spor aletlerini kullanma talimatnamesini okuyunuz. Uzun bir yürüyüş sonrası kullanıyorsanız bacak grubunu atlayabilirsiniz. Bacak, sırt, kalça gibi güçlü kaslarınızı çalıştıran aletlerle 30-50 tekrar yapabilirsiniz. Sonra biraz karın kasları, bel yanlarınızı çalıştırabilirsiniz. Sıra geldi küçük kas gruplarına; omuz ve kollar.

Parklarda bulunan egzersiz aletleri nasıl kullanılmalı?

Yan yana sıralanmış spor aletleri size metal yığını gibi gözüküyorsa spor aletlerini yakından tanımakta fayda var. Genel olarak çoğu parkurda ortak bulunanlardan başlayalım.

Bacak grubu çalıştıran aletler, genellikle oturup oturağın yanındaki kulpları tutarak bacaklarınızı dayadığınız düz platformu itmek suretiyle çalışır. Bir diğeri yine oturup ayaklarınızı hemen ayağınızın altında bulunan silindirlerin altından geçirerek bacağınızı yukarı, diz seviyesine kadar kaldırırsınız. Kaldırdığınızda silindirler ayağınızın üstünde kalır ve bacağınızı düz oluncaya kadar kaldırırsınız.

Kalça kaslarınızı çalıştıran spor aleti, havada duran ayak kısımlarına bastıktan sonra tutamaklardan tutarak havada koşar gibi hareket ettiğiniz en çok uzay yürüyüşü diye bilinen alettir.

Bisikleti hemen tanıyacağınızı garanti ederim. Oturak ve pedaldan oluşuyor, oturun ve hemen çevirmeye başlayın.

Bel yanlarınızı çalıştıran yuvarlak platformun üzerine çıktığınızda döndüğünü fark edeceksiniz. Üst gövdenizi sabitleyip alt gövdenizi kısa çapta sağa sola çevirmek suretiyle çalışın. Hızlı ve kontrolsüz hareket etmek belinizi sakatlamanıza neden olabilir.

Omuzlar için oturun ve yukarıda duran kolları yakalayıp omuzlarınıza doğru çekin, kendi ağırlığınızı yukarı çektiğinizden aniden bırakmamaya özen gösterin.

Karın hareketi yapmanızı sağlayacak aletler değişken olup en bilineni ayaklarınızı takıp mekik hareketi yapabileceğiniz eğimli düz bir platformdur.

Bacak strechingi için kaldırımdan faydalanabilirsiniz. Bir ayağınızı kaldırıma tam basın diğerinin sadece ucunu basın. Ucunu bastığınız ayağın topuğunu yere doğru itin. Baldırınızda gerilme hissedince 10’a kadar sayın ve diğer bacağa geçin.

Spora başlamadan önce mutlaka ısının, bitirirken soğuma ve streching (açma germe hareketleri) yapmayı ihmal etmeyin. Mutlaka doktor onayı alın ve bilmediğiniz hareketler için bir spor uzmanından eğitim alın.
Kaynak7gunsaglik.com

İnsülin Direnci İle İlgili Gerçekler

Şeker hastası mısınız? Şekerinizin düştüğünü nasıl anlarsınız bunu hangi belirtilere bakıp ölçebilirsiniz?

Şekerin yağın vücuttan doğru bir şekilde atılmamasının suçlusu yemekteki fazla şeker olduğunu ve yapılması gereken tek şeyin şekerin hayatımızdan çıkarılması olduğunu belirten Dr.Gönül Ateşsaçan, “Şeker olan gıdaları sıralayacak olursak; Tüm şekerli tatlılar, Çikolata, Beyaz un ile yapılmış tüm hamur işlerinde , kek, çörek, börek, Pirinç pilavı, Muz , Mısır, Patates, Havuç, Çok şekerli meyveler( incir, üzüm, kavun gibi)

Burada sözünü ettiğimiz şeker, bilmediğimiz şekerleri de içeriyor. Tatlı yersek , kan şekeri yükselir ve vücut insülin üretir. Kan şekeri ne kadar yükselirse, o kadar insülin üretilmiş olur ve bir o kadar da karbonhidratlar yağa dönüşür.” Dedi.

Şeker yerine hangi doğru karbonhidratları tüketmeliyiz?

Dr.Gönül Ateşsaçan daha sonra şunları söyledi; “Pirinç pilavı yerine , bulgur pilavı(az yağlı) Makarna yerine , kepekli makarna veya tam integral makarna, Şeker yerine , 2 kuru kayısı veya 1 adet hurma, Fındık yerine, leblebi, Beyaz ekmek yerine , çavdar, yulaf veya tam buğday ekmeği, Beyaz un yerine , tam buğday unu, Çok tatlı bir incir yerine, şeftali veya nektari, Kırmızı elma yerine , yeşil elma tercih etmeliyiz, Bir bardak portakal suyunun yerine, bir adet greyfurt

ŞEKERİMİZİN DÜŞTÜĞÜNÜ NASIL ANLARIZ?

Yemekten hemen sonra Canımız tatlı isterse, yemekten hemen sonra uykunuz mu geliyor, gün içinde başınız ağrıyorsa dikkat. Lütfen kan şekerinizi ölçtürün ve işlenmemiş karbonhidratları tüketiniz.”

Kaynak7gunsaglik.com
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...