Pages

Ads 468x60px

Sırt Ağrısında Akupunkturun Etkisi Psikolojik

Sırt ağrısı kontrolünde ve belirtilerin azaltılmasında artık akupunktur tedavisi de kullanılıyor.

Bu tedavinin başarısı ise psikolojik faktörler tarafından belirlenebiliyor. Sakatlıktan kurtulma duygusu kişide direkt başarılı sonuçları getiriyor. İnanmak ve tedaviyi sürdürmek genelde olumlu sonuç veriyor. Akupunkturun yararı hakkında şüphesi olanlar araştırmalara göre daha az faydasını görüyor, inananlar ise başarılı sonuçlar elde ediyor.

WHO’ya göre 28 alt sorunda kullanılan akupunktur, tamamlayıcı tedavi biçimi olarak kullanılıyor, yaygın sağlık sorunlarını geniş bir yelpazede tedavi etmek için kullanılıyor. Alerjik rinit, depresyon, baş ağrısı, hipertansiyon ve inme de bunlardan bazıları. Cilde yerleştirilen iğneler ile tedavi uygulanıyor ve hastalar motive olduğunda sırt ağrısı büyük oranda azalıyor. Bireysel fikir ve düşünceler hastalığın ilerlemesinde ve tedavi edilmesinde çok etkili. Yaş ve cinsiyet ayrımı olmaksızın durum bunu gösteriyor.
Kaynak7gunsaglik.com

Çoğul Gebelik Nedir? Özellikleri Nelerdir?

Bir ovun birden fazla spermle döllenmesi, birden fazla ovumun aynı anda döllenmesi ya da tek spermle döllenen ovumun tüplerden geçip uterusa yerleşirken iki ayrı embriyoya bölünmesi (tek yumurta ikizleri) ile oluşur. Tek yumurta ikizleri aynı cinsiyette olurlar ve genetik özellikleri aynı olacağından birbirlerinin aynısıdırlar.

Ayrı yumurta ikizleri, iki kardeşin birbirine benzediği kadar benzerlik gösterirler, genetik 9zrllikleri farklı olacağından farklı cinsiyette olabilirler. İkiz doğumun sık görüldüğü aileler mevcuttur.

Çoğul gebede;
Gebenin karnı normalden büyüktür.
Muayenede birden fazla baş ve ekstremite tespit edilir.
Polihidramnios olabilir.
Preeklemsi, anemi ve nefes darlığı görülme sıklığı fazladır.

80 gebelikte bir ikiz, 6400 gebelikte bir üçüz görülmektedir. Dördüz ve daha fazla fetusa daha com infertilite tedavisi sonrası da rastlanır.
Çoğul gebelikle beraber prematüre doğum, düşük doğum agırlığı, ikizlerden birinin daha iyi, diğerinin daha az gelişmiş olması, ikinci doğan ikizin daha kötü durumda doğması gibi durumlar sık görülür. Bu nedenlerle doğumun yeni doğan yoğun bakım ünitesi olan bir hastanede yapılması, gebeliğin son aylarında yakın izlem önerilir.
Kaynak7gunsaglik.com

Gebeliğe Hazırlananlara Önemli Öneriler

Teknoloji aslında çok gelişti, gebe kalmayı başaramayan çiftlere için tüp bebek ve çeşitli gebelik yöntemleri geliştirildi.

Günlük vitaminleri almayı unutmayın. Vitamin içerikli besinleri sık tüketin. Prenatal vitaminler ve folik asit gebelikten önce de gebelik sırasında da bebek ve anne için önemli. Beyin ve omurga en önemli doğum kusurlarının görüldüğü yerler özellikle kemik ve beyin gelişimine özel uygun beslenmek önemlidir. Hamile kalmadan önce doktorunuza danışarak uygun zamana beslenme ve yaşam koşullarına karar vermelisiniz.

Gebe kalmadan önce mevcut hastalıkların tedavi edilmesi önemlidir. Diyabetli bir kadının kan şekeri seviyesini dengelemesi ve gereken tedavileri uygulaması gerekir. Obezite ve şişmanlık önceden halledilmelidir ideal kiloya önceden ulaşılmalıdır. Doğum kusurlarını en aza indirmek için önceden sigara ve alkolü bırakın. Kafeini azaltmalısınız. Ayrıca hücre anemisi gibi genetik bozukluklar için genleri taşıyan çiftler tedaviye gidebilir.
Kaynak7gunsaglik.com

Günlük Kahveleriniz, Hafızanızı İyi Yönde Etkileyebilir

Güne bir fincan kahveyle başlıyor ve ilerleyen saatlerde tekrar ve tekrar kahve istiyorsunuz.

Araştırmalara göre kahve içmek sadece uyanık kalmamızı sağlamıyor aynı zamanda hafızamızı da kuvvetlendiriyor. Beyin işlevlerimizi olumlu yönde destekliyor. Johns Hopkins Üniversitesi’nden araştırmacılar, diğer beyin destekleyici formülleri araştırırken kahvenin sihirli gücünü keşfetmiştir. İnsanların kahveye olan düşkünlüğünden yola çıkarak, kahve tüketiminin beyne iyi geldiği hafıza kaybını önlediği ve hatırlamayı kolaylaştırdığı görülmüştür.

Kahve tüketildikten sonraki 24 saat incelenmiştir. Kafeinin insanlar üzerindeki bu etkileri bilimsel çalışmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. Kalıcı ve geçici unutkanlık artık geçmişte kalacak. Nörobiyoloji ve davranış bilimleri asistan ve uzmanlar bu tezi onaylıyor. Çay, kola ve diğer kafein içeren içecekler değil, kahvenin kafeininin çok daha etkili olduğu görülmüştür.

Haftada en az 500 mg kahve tüketmek faydalı. Haftada birkaç kez soda içmek de yararlı. Kahvemizin kafein içeriği kahvenin türüne göre büyük ölçüde değişebilir. Ortalama bir bardakta yaklaşık 160 mg kafein bulunurken, bir Starbucks kahve bardağında 330 mg kafein bulunabilir. Hafıza işlevimizi artırmak açısından tükettiğimiz kahve miktarını en az 200 mg daha artırmamız gerekiyor.

Günde 1 fincan kahve ideal olacaktır. Araştırmada katılımcılara hafıza testleri uygulanmıştır. Kahve tüketim oranına göre hafıza sonuçları şekillenmiştir. Kafein alan kişilerde ayırt edicilik ve hatırlama yetenekleri daha fazla gelişmiştir. Kafein, beynin konsolidasyon sürecini geliştirir. Dikkat ve uyanıklık da hatırlamaya dahildir. Hafıza kaybı, demans, bunama ve Alzheimer gibi rahatsızlıklar da önlenmiş olur..Haber Kaynagı.7gunsaglik.com,
Gözde et yürümesi de denilen kuş kanadı rahatsızlığı fazla güneş altında çalışanları vuruyor..

Prof. Dr. Ömer Kamil Doğan, halk arasında "kuş kanadı" veya "gözde et yürümesi" olarak bilinen Pterjium’un birincil sorumlusunun genetik yatkınlık, ikincil sorumlusunun ise güneş ışınları olduğunu belirtti.

Doğan, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’de yüzde 2-4 oranında görülen Pterjium’un sadece estetik bir sorun olmadığını kaydetti.

Rahatsızlığın çoğu kişi tarafından sadece kızarıklık olarak algılandığını vurgulayan Doğan, Pterjium’un, erken dönemde sadece kızarıklık olmasına rağmen kornea üzerine yürüdüğünde, yapıştığı yerde deformasyona ve lekeye neden olduğunu, tedavi edilse bile, yol açtığı astigmat ve lekenin kişinin görme kalitesini olumsuz etkilediğini bildirildi.

Doğan, başlangıçta zaman zaman kanlanma, yanma ve batma gibi şikayetlerle ortaya çıkan Pterjium’un ilerleyen safhada kalıcı görme kusurları meydana getirebileceğini aktararak, şöyle devam etti:

"Pterjium, gözün beyaz tabakası üzerini örten konjonktiva zarının kalınlaşıp aşırı damarlanarak gözün dış merceği (kornea) üzerine ilerlemesi halidir. Başlangıçta zaman zaman kanlanma, yanma ve batma gibi şikayetlere yol açar. İlerlemeye devam ederse önce astigmatizmaya neden olur. Pupilla alanına yaklaşıp o bölgeyi kenardan kaplamaya başladığı safhada ise kalıcı görme kusurları meydana gelir."

Pterjium’un erkeklerdeki görülme sıklığının kadınlara göre iki kat fazla olduğuna işaret eden Doğan, "Bu farklılık, erkeklerin dış ortamlarda daha fazla bulunmalarına bağlanmıştır. Çiftçilik, denizcilik ve inşaat işçiliği gibi meslek gruplarında olup, açık havada çalışmak durumunda kalanların ise bu rahatsızlıktan korunmak için mutlaka güneş gözlüğü kullanmaları gerekir. Pterjiumda birincil sorumlu olan etken genetik yatkınlıktır. İkincil sorumlu ise güneş ışınlarıdır. Ayrıca Pterjium’un görülme sıklığı yaşla birlikte artar" ifadelerini kullandı.
Kaynak7gunsaglik.com

Epilepsi Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi

Nörolojik bir rahatsızlık olan sara yani epilepsi nelerden kaynaklanıyor?

HASTALIĞIN NEDENLERİ

Doğuştan gelen beynin oksijensiz kalması ya da zedelenmesi, enzim eksikliği gibi faktörlerin yanı sıra, beyin zarlarında oluşan iltihap ve tümörler, gebelikte annenin sigara, alkol kullanması epilepsinin kalıtsal nedenleri; arasında yer alır. Ayrıca kaza sonucu beyin zedelenmesi, travma ve ateşli havale de epilepsinin nedenleri arasında sıralanır.
NÖBETLER VE İLK YARDIM

Epilepsi nöbetleri, beyin fonksiyonlarının geçici bir şekilde bozulması sonucunda hastanın bilincinde geçici bozukluklar ve vücudunda kasılma şeklinde gerçekleşebilir.

Rahatsızlık eğer beynin sadece bir kısmını etkilersenöbet geçiren kişi kontrol edilemeyen hareketler yapmaya başlar; kişi sersemlemiş ve şaşkın bir haldedir, gözlerinin önünde benekler görebilir, kulakları çınlayabilir, mide bulantısı olabilir, genellikle nöbet geçtikten sonra da olanları hatırlamaz. Bütün beyin etkilendiğinde ise nöbet geçiren kişi aniden şuurunu kaybeder ve yere düşer, kasları kasılır, ağzından köpük gelebilir, dilini ısırabilir, idrar kaçırabilir, dudaklarında, yüzünde, ellerinde morarma olabilir. Kısa süre sonra ise nöbet durur ve kişi kendine gelir.

Epilepsi nöbetleri, kişiden kişiye değişmekle beraber tedavi süresince alınan ilaçlar sayesinde kontrol altına alınabilir.

Epilepsi nöbeti geçiren bir kişiye ilk yardım anında alınacak önlenmeler:

• Daha rahat solunum için kişinin başı hafifçe alnından tutarak geriye doğru yatırılır ve ayakları hafifçe yüksek bir yere kaldırılır.
• Dilini ısırmaması için nöbet geçiren kişinin çenesi açık tutulmaya çalışılmalıdır ve dişlerini sıkıyorsa sert ve temiz bir cisimle dilinin solunum yolunu tıkaması önlenir
• Hastayı kendine getirmek için soğuk su dökme, tokat atma, kolonya sürme, soğan koklatma gibi şeyler uygulanmamalıdır.
Kaynak7gunsaglik.com

Basur Ağrısı ve Tedavisinde Yeni Bir Yöntem

Hemoroid yani basur yaşamı zorlaştırır. Yeni tedavi yönteminde başarı oranı yüzde 90. Peki bu yöntemin ayrıntıları neler, cerrahi bir yöntem mi?

Çok fazla ağrı yapan, kişinin hayatını kabusa çeviren basurdan (hemoroid) kurtulmak artık çok kolay. Doktorlar Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Korhan Taviloğlu; hemoroid tedavisiyle ilgili bilgi verdi:
Hemoroid nedir?
Hemoroid veya basur; sürekli kabızlık-ishal, aşırı ıkınma, yanlış tuvalet alışkanlıkları veya hamilelik nedeniyle makat bölgesinde bulunan yastıkçıkların yapısının bozulmasıdır. 50 yaş civarındaki her iki kişiden birinde görülür. Dış basur; makat bölgesinin en hassas ve ağrıya duyarlı olan bölgesinde oluşur. Buradaki damar pıhtılaşırsa, ağrılı bir şişlik oluşturur. İç basur ise makattan dışarıya sarkan şişliktir. Çoğunlukla tuvalet sonrası temizlik işlemi sırasında fark edilir.

BAŞARI ORANI YÜZDE 90
Tedavisi nasıl oluyor?
Beş çeşit tedavi yöntemi uygulanıyor:
Ayaktan tedavi: Lokal anestezi ile beş dakika gibi bir sürede sorun çözülüyor. Hasta yarım saat dinlendikten sonra işine dönebiliyor.
Boğma girişimi: Bu yöntemde; hanımların saçlarına taktığı toka gibi bir lastik; makat içine ışıklı bir alet ile yerleştirilir. ‘Bant girişimi’ olarak da adlandırılır. Bu tedavide, bölgedeki basur damarı boğulur. Genellikle birinci ve ikinci derecedeki hemoroidlerin tedavisinde tercih edilir. Başarı oranı yüzde 80-90, komplikasyon riski ise yüzde 1-3’tür.
Lazerle yakma: İnfrared adı verilen değişik dalga boyundaki lazer ışınıyla damarlar küçültülür. Lazer ile hemoroid tedavisi olarak da anılır. Her hemoroid memesine ortalama 1.5 saniye boyunca ışın verilir.
Elektrikle yakma: Basura neden olan kan damarları; bipolar elektrik akımı veya nadiren direkt akım ile yakılır. Birinci ve ikinci derecede hemoroidlerde uygulanır.
İğne tedavisi: Makat bölgesine, kireç oluşturan bir madde enjekte edilir. Bu yöntem ‘skleroterapi tedavisi’ olarak bilinir. Bu tedavide; hemoroidi besleyen toplardamarlarda, yeni bir damarın şişmesi engellenir.

BASUR İÇİN PRATİK ÖNERİLER
Lif takviyeleri: Her gün karnıyarık otu tohumundan (Psyllium) iki çay kaşığı alınması tavsiye edilir.
Probiyotikler: Sindirim için yararlı mikroorganizmalar anlamına gelen probiyotikler; hemoroid tedavisini destekler.
Doğal yöntemler: Patlıcan sapı ve incir yaprağının kaynatılarak içilmesinin veya bu su ile oturma banyosu yapılmasının faydalı olduğu söylenir. Pamuğun, zeytinyağı veya kantaron yağına batırılarak makat etrafına sürülmesi de yararlı olur.
Oturma banyosu: 10-15 dakika süre ile günde dört-beş kez, ılık suyun (24-27 derece olacak, yani dirseği yakmayacak) içine oturmak; ağrıların azalmasını sağlar.
Kremler: Hekim önerisi ile sıklıkla nitrogliserin, kortizon ve çinko oksit içerikli kremler ile makata masaj yapılması tedavi sürecini destekler.

TUVALETE GAZETE OKUMAKTAN VAZGEÇİN
Bu hastalıktan korunmak için neler yapılabilir?
Posadan zengin bir beslenme tarzını benimsemek.
Tuvalette uzun zaman geçirme, tuvalette gazete okuma veya bulmaca çözme ve aşırı ıkınma gibi alışkanlıkları terk etmek.
Çocuklara, tuvalete ihtiyaç duydukları anda gitmeleri ve orada uzun zaman geçirmemeleri gerektiğini öğretmek.
Düzenli olarak egzersiz yapmak.
At, motosiklet veya bisiklete binmenin basur açısından olumsuz etkilerinin olduğunu bilmek.
Halter, vücut geliştirme ve güreş gibi ağır sporların da zorlanma nedeniyle basuru tetiklediğini unutmamak.

MUZ VE BİBER YİYİN PİZZADAN UZAK DURUN
Basur en çok kimlerde görülüyor?
Uzun süre oturmayı gerektiren mesleklerde, motosiklete ve bisiklete binenlerde, kronik kabızlığı veya ishali olanlarda ve genetik yatkınlığı bulunanlarda sık görülür.
Hangi gıdalar basura dokunur?
Baharatlı gıdalar (kırmızı biber, kara biber, pul biber, acı biber, isot gibi), lahmacun, çiğ köfte, hamburger, pizza, ketçap, turşu, sosis, turunçgiller (limon, mandalina, portakal, greyfurt), aşırı tüketilen çay ve kahve, süt ürünleri, asitli içecekler, enerji içecekleri, fazla tuzlu gıdalar ve konserveler.
Nasıl beslenilmeli?
Lifli gıdalar ağırlıklı olmalıdır. Basurdan korunmak için; mısır, mısır gevreği, esmer pirinç, kuru üzüm, kuru kayısı, kuru incir, kuru erik, fındık, ceviz, lahana, karnabahar, havuç, patates, ıspanak, kuşkonmaz, kabak, şalgam, brokoli, esmer ekmek, keten tohumu ve şeker pekmezi tüketilmelidir.
Kaynak7gunsaglik.com

Bel ve Boyun Ağrısı Artıyor

Özellikle rahatsız konumlarda çalışan kişiler ve işinden memnun olmayanlar bel ve boyun ağrısı çekiyor..

Türkiye’de her 3 kişiden birinin bel ya da boyun ağrısı çektiği, bilgisayar başında oturmanın yük taşımaktan daha fazla sağlık sorununa neden olduğu, işini sevmeyenlerin sevenlere göre bel ağrısı nedeniyle doktora gitme oranının 2,5 kat daha fazla olduğu bildirildi.

Bursa Kent Konseyi Kadın Meclisi ve ROMMER tarafından düzenlenen seminerde konuşan Dr. Metin Yurdakoş, Kadın Meclisi üyelerine bel ve boyun fıtığı konusunda bilgi verdi. Dr. Metin Yurdakoş, Türkiye’de her 3 kişiden birinin bel ya da boyun ağrısı çektiğini söyledi.

Yurdakoş, "Duruş-oturuş bozuklukları da bel ve boyun ağrılarının daha fazla görülmesine sebep oluyor. Özellikle bilgisayar başında fazla vakit geçiren insanlar muhakkak ergonomik eşyalar kullanmalıdır. İşini sevmeyenlerin bel ağrısı sebebiyle hekime başvurma oranı, sevenlere göre 2,5 kat daha fazladır. İşinden memnun olmama, takdir edilmeme boyun ve bel ağrısında risk faktörüdür" dedi.

Bel ve boyun ağrısının kireçlenme, romatizma, kemik erimesi, omurlarda kırık ve bel kaymasından kaynaklandığını vurgulayan Yurdakoş, "Ağır cisimlerin usulüne uygun bir şekilde taşınması gerekir. Taşıdığımız yükleri iki elimize eşit şekilde bölmeliyiz. Yatak tercihi de çok önemlidir" diye konuştu. Yurdakoş, katılımcılara günlük hayatta pratik olarak yapılabilecek hareketleri gösterdi.
Kaynak7gunsaglik.com

Boyun Fıtığında Dikkat Edilecek Noktalar

Boyun ağrıları fıtık sebebi olabilir. Fıtıkta nasıl bir tedavi uygulanabilir, nelere dikkat edilmelidr, fizik tedavinin rolü nedir?

Çalışan kesimi etkisi altına alan boyun fıtığı her yaş grubunu tehdit ediyor. Zamanla boyun omurları arasındaki kıkırdağın yıpranması yaşlıları da risk altına alıyor. Boyun fıtığında cerrahi operasyon son çare. Öncelikli olarak yatak istirahati, ilaç tedavisi veya fizik tedavi yeterli geliyor. Uzmanlar boyun fıtığına karşı şu önerilerde bulunuyor:
Masa başında çalışıyorsanız, kol destekli bir sandalyede, omuzlarınız geride ve ayaklarınız yere değecek şekilde oturun.
Sırtınıza ve belinize arkadan destek verin.
Uzun süre bilgisayar kullanmak ve televizyon seyretmekten sakının.
Yüksekten bir şey alacaksanız, merdiven kullanarak o yüksekliğe yakın olmaya çalışın.
Çok sayıda yastıkla yatmayın, televizyon izlerken kanepenin koluna başınızı dayayıp, uyuyakalmayın.
Telefonun ahizesini omuz ile boynuzun arasına sıkıştırarak konuşmayın.
Yüzmeyi ihmal etmeyin.
Kaynak7gunsaglik.com

Ortopedik Rahatsızlıkta En İyi Tedavi Şekli

MEnisküs yırtığı gibi zedelenmeli ve kireçlenme gibi ortopedik hastalık tedavisinde bazen cerrahi yerine fizik tedavi uygulanabiliyor.

Menisküs yırtığı veya eklem kireçlenmesi için yapılan ameliyatın her zaman en iyi tedavi yöntemi olmadığı, fizik tedavinin de benzer sonuçlar verdiğinin anlaşıldığı bildirildi.

Harvard Üniversitesi’nden Jeffrey Katz ve ekibinin yaptığı araştırmaya, 45 yaşın üzerinde, menisküsünde yırtıklar veya diz ekleminde kireçlenme olan 300’den fazla kişi katıldı.

Katılımcıların yarısına cerrahi müdahalede bulunuldu, diğer yarısına fizik tedavi uygulandı. Aylar sonra hastaların durumu gözlendi. Fizik tedavi görenlerin üçte biri daha sonra ameliyat olmayı tercih etti. Ancak üçte ikisinin ağrılarının büyük ölçüde azaldığı ve dizin durumunun iyileştiği görüldü.

FİZİK TEDAVİ İYİ BİR SEÇENEK
Dr. Jeffrey Katz, fizik tedavi uygulananlar ve ameliyat edilenlerin dizlerinin durumunda çok net iyileşme belirlenmesi nedeniyle araştırmanın “en iyi tedavinin tek olmadığını” gösterdiğini belirterek, cerrahi operasyon istemeyenler için fizik tedavinin iyi bir seçenek olabileceğini belirtti.

Araştırma, “New England Journal of Medicine” dergisinde yayımlandı. ABD’de her yıl 450 binden fazla diz ameliyatı (artroskopi) yapılıyor. Ameliyatın maliyeti ise yaklaşık 4 bin 500 dolar. Fizik tedavi ise en fazla 2 bin dolara mal oluyor.
Kaynak7gunsaglik.com

Tip 2 Diyabetli Hastalar Nasıl Beslenmeli?

Hangi besinler şeker hastalığına karşı bizi koruyor? Tahıl ve bakliyat ürünleri ne kadar etkili?

Tip 2 diyabete yol açan nedenlerden biri magnezyum eksikliğidir. Magnezyum, az alınması durumunda insülin direncine neden olur ve bu da Tip 2 diyabet oluşumuna zemin hazırlar. Yaş ortalaması 54 olan 2.582 yetişkin birey üzerinde yapılan yeni bir çalışmada; magnezyumdan zengin bir diyet uygulayan bireylerde ön diyabet gelişme riski % 37 oranında daha az bulunmuştur. Aynı zamanda yüksek magnezyum içeren diyet uygulamanın, ön diyabetin Tip 2 diyabete dönme riskini 1/3 oranında azalttığı da belirtilmiştir. Magnezyumdan zengin kaynaklar arasında ise baklagiller, fındıkgiller, yeşil yapraklı sebzeler, yoğurt, buğday tohumu gibi besinler bulunur.

Siyah fasulye: Magnezyumun en iyi kaynaklarındandır. İkinci sırada ise soya fasulyesi gelir. ¾ bardağı 100 mg magnezyum içerir. Siyah fasulye dışında nohut, mercimek, barbunya, soya fasulyesi, tofu, edamame de tüketilebilir.

Badem: Ön diyabeti olup  bademden zengin bir diyetle beslenenlerde,insulin duyarlılığında iyileşme ve kötü kolesterol ( LDL ) seviyelerinde azalma kaydedilmiştir. Normal kan şekerine sahip bireylerde de, düzenli olarak fındıkgillerden tüketmenin Tip 2 diyabet ve kalp hastalıkları oluşma riskini azalttığı bulunmuştur. Badem dışında, Brezilya fındığı, kaju, pecan, yer fıstığı, Antep fıstığı, badem ezmesi, fıstık ezmesi de tercih edilebilir.

Ispanak: Beslenmede yeşil yapraklı sebze tüketimine özen gösterilmelidir. Günde 1,3 porsiyon sebze tüketenler ile (1 porsiyon : ½ bardak pişmiş veya 1 bardak çiğ sebze)  haftada bir porsiyon sebze tüketenler karşılaştırıldığında, daha fazla sebze tüketenlerin diyabete yakalanma risklerinin daha düşük olduğu bulunmuştur. Yeşil yapraklılarda bulunan magnezyum ve antioksidanların sağlığı koruyucu etkileri vardır. Ispanak dışında, pazı, lahana, kara lahana, pancar yaprağı, karahindiba yeşillikleri, roka, göbek marul gibi sebzeler tüketilebilir.

Somon: Yağlı balıklarda bulunan EPA ve DHA olarak bilinen çoklu doymamış yağ asitleri, diyabet riskini %32 oranında azaltır. Her hafta en az 170 gram yağlı balık tüketilmelidir. Balık tüketmeyenler isetakviye olarak günlük 500-600 mg EPA+DHA içeren balık yağı  almalıdır. Somon dışında alabalık, sardalye, ringa, hamsi, uskumru da yenebilir.

Öğütülmüş keten tohumu: Omega-3 yağ asidi olan ALA ‘dan zengindir. Yüksek ALA tüketiminin Tip 2 diyabetten korunmada yardımcı olduğu bilinmektedir. Keten tohumu dışında, chia tohumu, kenevir tohumu, ceviz, ceviz yağı, kanola yağı ve soya fasulyesi de kullanılabilir.

Kahve: Günde (kafeinli/kafeinsiz) 3-4 bardak kahve tüketimi, Tip 2 diyabet riskini %25 azaltır. İçerdiği klorejenik asit sayesinde inflamasyonu ( iltihabı ) ve glikoz emilimini azaltır ve insülin duyarlılığını iyileştirir. Kahve aynı zamanda magnezyum içerir.

Kaynak7gunsaglik.com

Hassas Diş Problemi Nedenleri ve Çareleri

Çok fazla gargara kullanmak dişleri hassaslaştırır. Hassas dişleri daha kötü hale getiren gargara sık kullanılmamalıdır.

Çok sayıda asit içerirler. Nötr dengede florür içeren diş bakım ürünleri kullanın ve dişçiye düzenli olarak gidin.

Asitli yiyecekler yemek de dişleri hassaslaştırır. Domates, narenciye meyve ve suları ve asidik değeri yüksek gıdaları az tüketin. Koruyucu tabaka dentin ve mine zarar görebilir. Peynir ve süt ile asit dengesini düzenleyin.

Diş beyazlatıcı ve bazı diş macunları. Parlak ve beyaz bir gülümsemenin bedeli dişlere ağır gelebilir. Dişlere duyarlı ürünler tercih edilmeli. İşlemlerle dişler beyazlatılmamalı.

Dişleri çok sert fırçalamak da diş yapısına zarar verir diş erozyonu olur. Etler çekilir diş kökleri açığa çıkar. Diş minesi yıpranır sararma görülür.

Kısa vadede diş hassasiyetine bazı diş yapım işlemleri de neden olur. Restorasyon çalışmaları köprü dolgu zarar verebilir.

Diş taşı ve kenetlenmesi, diş çürükleri, sıcak soğuk etkisi, temizlik eksikliği ve ağız sağlığı da bunları etkiler.

Kaynak7gunsaglik.com

Kedi Pençesi Otunun Özellikleri Ve Faydaları

Kedi pençesi özellikle Amazon yağmur ormanlarında, Orta ve Güney Amerika’nın birçok ülkesinde yetişir.

Yabani bir bitki olan kedi pençesi, odunsu asma bitkisidir. Birçok hastalığı önleme amaçlı olarak kullanılır. Viral bulaşıcı hastalıklar, özellikle herpes ve HIV tedavisinde kullanılmaktadır.

Enfeksiyon, Alzheimer, kanser ve artrit gibi ciddi sorunlarda etkilidir. Geleneksel tıpta yeri büyüktür. Bağışıklık sistemini destekleyen bir bitkidir, böbrek sağlığını teşvik eder, gebeliği önler yani korunmada da etkilidir.

İç kabuğundaki sıvı özü kapsül ve çaylarda kullanılır. Cilde de uygulanabilen bir bitkidir. Çalışmalara göre, osteoartrit ve romatoid artrite de iyi gelmektedir.

İnflamasyonu azaltmaya yardımcıdır. Alzheimer hastalığı tedavisinde de etkili olduğu bilinmektedir. Nadir yan etkileri, baş ağrısı, baş dönmesi ve kusma olabilir.

Hamile kalmak isteyen kadınlar kullanmamalı çünkü gebeliği önlüyor. Tansiyon hastaları bu bitkiyi kullanmadan doktora danışmalıdır. Tamamlayıcı alternatif bir tedavi biçimidir. Birçok bilimsel makale ve tıp içerikli yazılarda da kedi pençesinden bahsedilmektedir.Kaynak7gunsaglik.com

Bu Yaz Güzel Görünmenin 10 Sırrı

1. Işıltı ekleyin. Kol, sırt, göğüs, omuz ve bacak gibi dekolte bölgelerinize ışıltılı parıltılı simler, vücut kremleri ve fondötenler sürün.

Çok daha etkileyici görünecek büyüleyeceksiniz. Yüz ve vücut için üretilen bu parıltılı kremler tam size göre. Avcunuzun içinde nemlendirici kremi eritip vücudunuza ve yüzünüze iyice yedirin.

2. Okyanus mavisi göz makyajını deneyin. Karayip denizi tonları yaza yakışacak. Su geçirmez uzun ömürlü göz kalemleri göz kapaklarına da uygulanabilir. Turkuaz tonları yazın favorisi.

3. Dudakları nemli gösterin. Parlak ve şeffaf parlatıcı rujları tercih edin. Fresh taze ve hoş duracak. Metalik tonları enfes duracak serinlik etkisi yaratacak. Nemlendirici krem de kullanarak dudak kuruluğunun önüne geçin. Dayanıklı olması için ilk katmanı dudak kalemi ile hafifçe geçin.

4. Kirpiklerinizi gösterin. Minimum sade makyajda maskaranın yeri önemlidir. Su geçirmez bir maskara ile kirpiklerinize volum verin. Uzatın, kalınlaştırın ve kıvırın.

5. Su dalgaları oluşturun. Saçlar bir kadını güzel gösteren unsurlardandır. Hindistan cevizi ve shea yağları ile saçlarınızı besleyin, nemlendirin. Ürünler ve hafif maşa yardımıyla bukleler oluşturun dalga spreyi ile sabitleyip ellerinizle hafifçe dağıtın.

6. Pembe yanaklar. Bronz ve pembe tonları birleştirin. Krem allık ile doğal ve güzel bir görünüm elde edin. Parlak sedefli ve mat tercih sizin.

7. Bronzluk elde edin. Sağlığa zarar vermeyen cilt dostu bronzlaştırıcı ürünler kullanabilirsiniz.

8. Saçlarınıza parlaklık verin. Güneş, deniz klorü ve rüzgar saçları mahveder. Bunlardan saçlarınızı iyi koruyun sıkça bakım yapın. Nem ve parlaklık için yağlı veya kuru saça ıslakken bakım yapın.

9. Yüzünüzü taze tutun. Cildinizi ışıldasın, yağlı parlak cilde son. Temizleyici ve nemlendirici ürünler size göre. Temizleme sütü idealdir.

10. Parfüm etkisi. Narenciye ve taze meyve kokuları ferahlatır. Yaz kokuları cildinize işlesin.
Kaynak7gunsaglik.com

Üst Solunum Yolu Hastalıkları İçin Soğan Tüketin

Grip ile nezle farklı hastalıklardır. daha hafif atlatılan nezle için soğan, sarımsak, yoğurt, zeytinyağı ve zencefil birebirdir..

Sık sık grip geçiriyorum. Nane, limon kabuğu içiyorum. Başka ne yemeliyim?
Galiba geçirdiklerin nezle ve soğuk algınlığı. Grip geldi mi 38.5 derece ateş, yatıracak kadar ağır halsizlik yapmadan gitmez. İçinde C vitamini olan gıdaları tüket. Üst solunum yolu hastalıklarında soğan, sarımsak ve zencefilin faydası çok. Yoğurt ve kefirsiz gün geçirme. Sabahları 2 çorba kaşığı zeytinyağı al. Her gün en az 8 bardak su iç.

Annemin bulantı ve kusması vardı. Sarardı. Acile gittik. ‘Kanda sarılık çıktı. Safra kesesinden ameliyat olabilir’ dediler. Taş varmış. Taş sarılık yapar mı?
Sarılık genel bir isim. Karaciğer iltihapları da, safra kese taşına bağlı safra birikimleri de genel olarak sarılık diye anlatılır. Bilirubin düzeyleri yükseldiğinde sarılık denilen durum oluşmakta ve nedeni belirlemek için ileri testlere gerek duyulmaktadır. Safra kesesinin boynunu taş tıkarsa bilirubin kana karışır. Beden sararır. Bu şekilde taş sarılık yapar. Beraberinde iltihap, bulantı, kusma olabilir.

56 yaşındayım. Bulantı ve kusmam vardı. Doktor ilaç verdi, geçti. Kontrolde PSA testi istedi. Prostatına bakalım dedi. Neden şüphelenmiş olabilir?
Öncelikle doktoruna teşekkür ederim. İlk şikâyetlerine faydalı olmuş. Daha önce hiç değerlendirilmediysen ilk değerlendirme için istemiştir. İdrar tahlili yaptırdıysa orada gördüğü değişikler, şikâyetin kalmasa da tahlil gerektirebilir. Yaptır.

Dedem 6 ay önce mide kanserinden öldü. Babamın morali bozuk. Mide kanseri var mı diye ne testi yaptırmalıyız?
Mide kanseri için tarama yaptırmanız iyi olur. Hem korkularının cevabını bulur, hem de mide ne durumda görülür. Dışkıda gizli kan testi, kan sayımı, gerekirse gastroskopi de yaptırın.

Nenem 72 yaşında. Yutma güçlüğü başladı. Yerken boğazının acıdığını söylüyor. Yaşlılıkta bu olur mu?
Yaşlanınca yutkunmada ağrı, acı olacak diye bir kaide yok. Kanser, tümörler, yemek borusunun kas çalışmasına bağlı daralmalar veya tiroid bezinin büyümesinde bu şikâyetler olabilir. Mutlaka doktor muayenesi şart. Sonuçlara göre tedavi ve takiplere karar verelim.

MEME KANSERİ İÇİN NE YAPMALIYIM?
Düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi yap. Mamografi yaptır. 40 yaşından sonra yıllık mamografi yapılması iyi olur. Varsa meme kanserinin erken evrede yakalanmasını sağlar.

MUZ TANSİYONA İYİ GELİR
Tansiyon hastasısın dediler. İlaç yazdılar. Ama benim şikâyetim yok. Tansiyonum yüksekse hangi şikâyetlerim olurdu?
Tansiyon yükselmesi göğüs ağrısı, nefes darlığı, ödem-şişme, burun kanaması, baş ağrısı, baş dönmesi, çarpıntı, görme bozukluğu şikâyetlerine neden olabilir. Şikâyet yokken bile tansiyon ölçümü yap. İlaç verilirse kullan.

Tansiyonum fırlayınca çocuklarım hemen panik yapıyor. Ani yükselme neden bu kadar tehlikeli?
Ani tansiyon yükselmelerinde tüm organlar etkilenir. Ölüm ve sakatlanma riskine neden olan durumlar ortaya çıkabilir. Kalp ritminde düzensizlik, kalp krizi, kalp yetersizliği, böbrek yetersizliği, beyin damar tıkanıklıkları, beyin damar kanamaları, koma ve ani ölüm ihtimallerine karşı dikkatli olman lazım.

Hipertansiyon hastasıyım. Ne yesem faydalı olur?
En iyi yemeği yesen de kızarsan tansiyonun fırlar gider. Kuru incir, domates, muz gibi besinlerin faydası vardır. Ama aza az tüket.

EVLENMEDEN ÖNCE HANGİ TESTLER LAZIM
Nişanlımla konuştuk. Evlilik testlerini erken yaptırmak istiyoruz. Evlenmeden önce hangi testleri yaptırmamızı önerirsiniz?
Öncelikle nikâh tarihini alın. Bazı testler nikâh tarihinde tekrar istenebilir. Daha önce hazırlamaya gerek yok. Yaklaşık 15 gün önce başlasanız yeter. Özellikle resmi nikâhın yapılacağı yerdeki görevlilerden resmi tahlil kâğıdını isteyin. Sonra "yok söyledik, yok eksik" denmesin. Karaciğer iltihap testleri (HBsAg-HCV), AİDS testi (HIV 12), Sifiliz (VDRL), Tüberküloz- KAN GRUBU ve kan sayımı testleri istenebilir. Akciğer filmi gerekir.
Kaynak7gunsaglik.com

Çocukları Kışın Enfeksiyondan Korumanın Yolları

Grip ve nezle gibi solunum yolu hastalıklarından çocuklar daha sık etkilenir. Peki onları bundan nasıl koruruz?

Aileler çocuklarını üst solunum yolu enfeksiyonlarından korumak için neler yapmalı, çocuklar nasıl beslenmeli? Liv HOSPITAL Çocuk Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. İpek Akman anlattı.

Solunum yolları enfeksiyonları enfeksiyonun yerleştiği bölgeye göre üst ve alt solunum yolları enfeksiyonları olarak ikiye ayrılır. Üst solunum yolu enfeksiyonu dediğimizde, kulak, burun, boğaz bölgesi enfeksiyonlarını, alt solunum yolu enfeksiyonları dediğimizde ise bronşitler ve zatürre dediğimiz enfeksiyonlar kastedilir. Üst solunum yolları enfeksiyonlarının nezle, boğaz ağrısı, kulak ağrısı ve ateş gibi bulguları olabilir. Çoğunlukla viral hastalıklardır ve antibiyotik tedavisine gerek duyulmaz. Bu gibi durumlarda hasta dinlenmeli ve beslenmesine dikkat etmelidir.

VÜCUT DİRENCİ YÜKSEK TUTULMALI

Tüm solunum yolu enfeksiyonları için önemli olan başlangıçta kişinin vücut direncini yüksek tutmasıdır. Vücut direnci düştüğü zaman enfeksiyon ilerleyebilir, olaya eklenen bakteriler enfeksiyonu ağırlaştırabilir. Alt solunum yolları enfeksiyonlarında öksürük ve göğüste yanma hissi, balgam çıkarma, nefes darlığı gibi şikayetler görülebilir. Genel durum bozukluğu, aşırı halsizlik ve ateş önemli bulgulardır. Örneğin zatürrede genellikle üşüme ve titreme ile birlikte yükselen ateş olabilir. Enfeksiyonu olan çocuğun uzman bir doktor tarafından değerlendirilmesi ve tedavisinin planlanması gereklidir.

Sık enfeksiyon geçiren bir çocuğun bağışıklık sistemi zayıf mıdır?

Vücudumuzun hastalıklara karşı bir savunma mekanizması vardır. Beş yaşından küçük çocukların bağışıklık sistemi henüz gelişimini tamamlamamıştır. Enfeksiyonlar erişkine göre daha sık ve daha ağırdır. Bazı çocuklarda genetik bir sorun sonucu çocuğun bağışıklık sisteminde kalıcı bir eksiklik bulunabilir. Bu çocuklar çok sık hastalanırlar, hastaneye yatmaları gerekebilir. Bu durumun bir uzman tarafından değerlendirilmesi gerekir.

Enfeksiyonlardan korunmak için beslenme nasıl olmalıdır?

Beslenme bozuklukları bağışıklık sistemi zayıflatarak sık enfeksiyonlara yol açabilir. Özellikle 1 yaşına kadar anne sütü ile beslenmiş bebekler sütteki koruyucu hücreler ve antikorlar sayesinde daha az enfeksiyon geçirirler. Daha ileriki yaşlarda tüm besin gruplarını dengeli oranlarda içeren, yaşa uygun beslenme programı bünyeyi güçlü tutar. Sağlıklı beslenen kişinin sürekli vitamin alması gerekli değildir. Bilimsel açıdan vitaminlerin solunum yolları enfeksiyonlarına karşı koruyucu bir özelliği olduğu gösterilmemiştir ancak vücutta bir takım vitaminlerin eksik olduğu saptanırsa vitamin kullanılabilir. Vitaminleri doğal gıdalardan almak daha yararlıdır. Örneğin turunçgillerin bol tüketimi önerilir. Zayıflık gibi aşırı kilo da pek çok soruna yol açar. Obez çocuklarda da enfeksiyonlara yatkınlık artmıştır. Bu çocuklarda üst solunum yollarında yağ birikimi sonucu daralma olabilir, sık enfeksiyon görülebilir.

Enfeksiyon riskini artıran nedenler

– Çocuğun bulunduğu ortamın kalabalık olması çocukların birbirlerine enfeksiyon bulaştırma ihtimalini arttırır.

– Kreşe yeni başlayan çocuk o sene farklı mikroplarla tanışarak sık enfeksiyon geçirebilir.

– Solunum yolu enfeksiyonuna neden olan mikroplar hasta kişilerin bulunduğu ortamda solunan havadan nefes yoluyla veya öpüşürken, el sıkışırken ortaya çıkan damlacık enfeksiyonu yoluyla alınır. Bu nedenle el yıkamasına dikkat etmenin solunum yolu enfeksiyonlarından korunmada birincil koruma yöntemi olarak da kabul edilir.

– Kış ayarında kapalı mekanlarda bulunulması enfeksiyonu olan bir kişinin diğerlerine de enfeksiyonu bulaştırmasına neden olabilir.

– Havalandırmasız veya sigara içilmiş kapalı ortamlarda bulunma, toplu taşıma araçlarının daha sık kullanılması enfeksiyonların yayılmasını kolaylaştırır.

– Alerjisi olan çocuklarda burun tıkanıklığı sıktır, sinüzite yatkınlık vardır.

– Sigara dumanına maruz kalan çocuklarda hem alt hem üst solunum yolu enfeksiyonları daha sıktır.

Hangi aşıları yaptırarak enfeksiyonlardan korunabiliriz?

Çocuğun tüm aşıları düzenli olarak yapılmalı ve kayıt tutulmalıdır. Zatürre (pnömokok) aşısı da son 2 yıldır artık aşı şemamızda yer almakta ve tüm bebeklere uygulanmaktadır. Çocuğunuz 2 yaşından büyükse doktorunuza sorarak aşılanma durumunu öğrenmeniz yararlı olur. Risk gruplarının her yıl sonbahar aylarında influenza (grip) aşısını yaptırması gerekir. Bu yıl salgın yapan pandemik influenza (H1N1) virüsüne karşı üretilen aşının kullanılması risk grubundaki kişiler (5 yaşından küçükler, hamileler, kronik hastalığı olan erişkinler) için hayati öneme sahiptir. 6 aydan küçük prematüre bebekler (doğum ağırlığı < 1500 gram ve solunum desteği almışlarsa) doktorları kontrolünde kış ayları boyunca RSV enfeksiyonundan koruyucu antikor içeren bir ilaç kullanılmalıdır.

Gribin soğuk algınlığından farkı nedir?

Grip virüsünün A, B, C tipleri vardır. A tipi hem hayvanlarda hem de insanlarda enfeksiyona yola açabilir. Bu virüs her yıl antijenleri yeniler. Örneğin kuş gribi (H5N1) enfekte kümes hayvanlarını tüketen insanlara bulaşan ve ağır hastalığa ve ölüme yol açabilen bir A tipi virüsüdür.  H5N1 insandan insana temas ile bulaşmaz. Domuz gribi (H1N1) ise insandan insana bulaşıcılığı yüksek bir grip virüsüdür.

Hastalığın seyri sağlıklı erişkinler için hafiftir. Ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrıları, boğaz ağrısı, öksürük ve ishale yol açabilir. Ateş genellikle 3 günden kısa sürer. Olguların bir kısmında orta kulak iltihabı ve zatürre gelişebilir. Vücut direnci düştüğünden olaya bakteriler eklenip enfeksiyon ağırlaşabilir. Soğuk algınlığı ise genellikle rinoviruslara  bağlı gelişir. Nezle, boğaz ağrısı, ses kısıklığına yol açabilir. Ateş yoktur veya hafiftir.

Bulgular ortalama 1 haftada düzelir, ancak 1 yaşından küçük çocuklar bronşiyolit açısından riskli oldukları için bir doktor tarafından değerlendirilmelidir. Genel hijyen kurallarına uyma (el temizliği, aşırı kalabalıktan kaçınma, yeterli havalandırması olan ortamlarda bulunma), sigara dumanına maruz kalmama, iyi beslenme ve en önemlisi aşılama enfeksiyonlardan korunmada etkin yöntemlerdir.
Kaynak7gunsaglik.com

Çocuklarda Solunum Yolu Enfeksiyonu Tedavisinde

Üst solunum yolu enfeksiyonları çocuklarda tehlikeli olabilir. İlaç yerine iyi beslenme ve bolca dinlenme daha etkilidir..

Liv Hospital Çocuk Hastalıkları Bölüm  Başkanı Prof. Dr. İpek Akman, üst solunum yolları enfeksiyonlarından çocukların  daha çok etkilendiğini belirterek, ”Çoğunlukla viral hastalıklardır ve  antibiyotik tedavisine gerek duyulmaz. Bu gibi durumlarda hasta dinlenmeli ve  beslenmesine dikkat etmelidir” dedi.
 
Prof. Dr. Akman, solunum yolu enfeksiyonlarında vücut direncinin yüksek  tutulması gerektiğini ifade etti.
 
Vücut direnci düştüğünde enfeksiyonun ilerleyebildiğini anlatan Akman,  enfeksiyonu olan çocuğun uzman bir doktor tarafından değerlendirilmesi ve  tedavisinin planlanması gerektiğini vurguladı.
 
Akman, üst solunum yolları enfeksiyonlarının nezle, boğaz ve kulak ağrısı  ile ateş gibi bulguları olabildiğini aktararak, ”Üst solunum yolları  enfeksiyonlarından çocuklar daha çok etkileniyor. Çoğunlukla viral hastalıklardır  ve antibiyotik tedavisine gerek duyulmaz. Bu gibi durumlarda hasta dinlenmeli ve  beslenmesine dikkat etmelidir” ifadelerini kullandı.
 
Vücudumuzun hastalıklara karşı bir savunma mekanizması olduğunu belirten  Akman, şöyle devam etti: ”5 yaşından küçük çocukların bağışıklık sistemi henüz gelişimini  tamamlamamıştır. Enfeksiyonlar erişkine göre daha sık ve daha ağırdır. Bazı  çocuklarda genetik bir sorun sonucu çocuğun bağışıklık sisteminde kalıcı bir  eksiklik bulunabilir. Bu çocuklar çok sık hastalanırlar, hastaneye yatmaları  gerekebilir. Bu durumun bir uzman tarafından değerlendirilmesi gerekir.”
 
Akman, beslenme bozukluklarının bağışıklık sistemini zayıflatıp sık  enfeksiyonlara yol açabildiğine işaret ederek, ”Özellikle 1 yaşına kadar anne  sütüyle beslenmiş bebekler sütteki koruyucu hücreler ve antikorlar sayesinde daha  az enfeksiyon geçirirler. Daha ileriki yaşlarda tüm besin gruplarını dengeli  oranlarda içeren, yaşa uygun beslenme programı bünyeyi güçlü tutar. Sağlıklı  beslenen kişinin sürekli vitamin alması gerekli değildir. Bilimsel açıdan  vitaminlerin solunum yolları enfeksiyonlarına karşı koruyucu bir özelliği olduğu  gösterilmemiştir ancak vücutta birtakım vitaminlerin eksik olduğu saptanırsa  vitamin kullanılabilir. Vitaminleri doğal gıdalardan almak daha yararlıdır.  Örneğin turunçgillerin bol tüketimi önerilir. Zayıflık gibi aşırı kilo da pek çok  soruna yol açar. Obez çocuklarda da enfeksiyonlara yatkınlık artmıştır. Bu  çocuklarda üst solunum yollarında yağ birikimi sonucu daralma olabilir, sık  enfeksiyon görülebilir” değerlendirmesinde bulundu.
       
-”El yıkama birincil koruma yöntemi”-
Prof. Dr. Akman, kalabalık ortamların çocukların birbirlerine enfeksiyon  bulaştırma ihtimalini arttırdığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
 
”Kreşe yeni başlayan çocuk o sene farklı mikroplarla tanışarak sık  enfeksiyon geçirebilir. Solunum yolu enfeksiyonuna neden olan mikroplar, hasta  kişilerin bulunduğu ortamda solunan havadan nefes yoluyla veya öpüşürken, el  sıkışırken ortaya çıkan damlacık enfeksiyonu yoluyla alınır. Bu nedenle el  yıkamasına dikkat etmek, solunum yolu enfeksiyonlarından korunmada birincil  koruma yöntemi olarak da kabul edilir. Alerjisi olan çocuklarda burun tıkanıklığı  sıktır, sinüzite yatkınlık vardır. Sigara dumanına maruz kalan çocuklarda hem alt  hem üst solunum yolu enfeksiyonları daha sıktır.”
 
Akman, çocuğun tüm aşılarının düzenli olarak yaptırılması ve kaydının  tutulması gerektiğini vurguladı.
Kaynak7gunsaglik.com
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...